Gece gündüzle,gündüz geceyle bulandıkça. Birbirini altetmeye çabalayan bu iki düşman, bana işkence etmek için ,el sıkıp anlaşıyor; biri işe koşuyor,diğeri beni işten yoruyor. 'ne kadar parlaksın'diye iltifat ediyorum güne;'bulutlar göğü kararttığında yardım edersin'..diyorum ki,esmer tenli geceye yaranmak için de, 'sen aydınlatırsın akşamı,yıldızlar parlamazsa' yine de gün,gün geçtikçe uzatıp duruyor çilemi, geceyse ,her gece, derdimi arttırıyor. (sone 28,wıllıam shakespeare)

Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ocak doğumlular hep canımı yakmıştır nedense.. enteresan bir tesadüf..(sonunu okumadığım son yazına yorumdur bu.)
YanıtlaSilbüyük cümle kurmuşsun. Erkek şairlerden ve bestecilerden benzer cümleler duydum. Hatta bulup örneklemek gerek bir ara.
Buradan hareketle samimiyeti yüksek bir cümle olduğunu düşündüm. Sadece senin için değil, yazan diğerleri de samimi imiş demek ki..
Yani, sevilmek için; kendisini çok sevmeyen bir adam dışında, kendisinden nefret eden bir adamla mı başlamak gerek?
Yeterli değil elbette..Yanyanayken kendinden nefret etmemesine de sebep olmak gerek. Sabah sabah değişik bir tespit oldu
Sustum
ocak ayında doğanları da hep sevmişimdir galiba.en yakın dostum da 2 ocak doğumlu misal.hayat herkese farklı davranmakta ısrarlı galiba.bir standart hiç yok ortada.
YanıtlaSilben de duydum çok.elbette örneklemeli:) beraber yayınlayalım hatta.
samimi olmadan demek çok ayıp olur zaten:)
bu açıdan ısrarla bakarsak evet mantıklı bir bakış olur.:)
saf sevgi verirsen kendinden nefret eden adama direk seni sever(genele söyledim)basittir yani kendinden nefret eden adam aslında :)
susma gözlerin konuşsun o zaman :P