19 Mayıs 2011 Perşembe

rüya zaman kabus

onu ilk gördüğümde
güneşin altında parlayan bir güneşti
gözlerine ilk baktığımda
gözyaşları ile yağmurlu bir sabahtı gözleri
bir çocuktu güzel bir kadından çok
korunmaya muhtaç sevmeye muhtaç
rüyalarıma da hep öyle girdi zaten
küçük bir bebek boyutunda
saçları kendi boyundan daha uzun görüntüde
kurabiye tadında
bana sarılarak girdi rüyalarıma
hafif ıslak gözlerle
koru beni leon diye diye
gidelim buralardan
gidelim uzaklara
sadece sen ve ben
biraz da huzur olsun diye diye
bense tüm dünyadan kaçıyordum
insanlardan
meleklerden
canavarlardan
tanrıdan
her şeyden...
onu güvenli bir yere götürmek için
kalbimizdeki ülkeye gitmek için
kimse ona bir şey diyemesin diye
bize özel bir kız kulesi arıyordum
sonra olmuyordu işte bir şekilde
rüya hemen kabusa dönüşüyordu
o kucağımda büyüyordu
büyüyordu...
taaa ki ben de bebek kadar küçülene dek
sakallı bir bebek olana dek
hala seni koruyabilirim derken
ardına bakmadan beni bırakıp
arkamızda bıraktığımız
evrensel kalabalığın arasına karışışını izleyene kadar
terden sırılsıklam
yalnız başıma yatağımda uyanana kadar
zamanın geçişleri içinde
bitmeyen bir kabus oluyordu girdiği rüya
ve zaman aslında
sadece kendini tekrarlayan bir kabustu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder