30 Eylül 2010 Perşembe

isimler salt

turuncu,erdem,hido,akın,yiit,memo,ahmet,sıla,melis,imge,hediş,ada,deniz,büş,aslı,bahadır,yaşam,onur,fatih,serap,arda,teyze,anne,baba,aylin,melikemu,tuna,bora,selin,ilke,
mey,ve tabii orta karar:)

ilk akla gelenler bir kalemde çıkanlar hayatımda önemli yer etmiş olanlar belki bir anla belki çok anla...

not:yazmadığım atladığım sonra okuyunca ben neden yokum diyecek varsa bir gün kb...sadece ilk akla gelenler var.kusurumuz varsa afol...


misalse şimdi farkettim 15 yıllık(son yıllarda pek görüştüğümüz söylenemz)kan kardeşim can yok :S annesi yok filan da filan.ki tüm çocukluğum bu adamla geçti.dedim ya sadece ilk akla gelen.bir anlam yüklememeli :)

duyuru 07

ceketlerimi de buldum :) leon üşümeyecek bu kış da demek yub :)

sedef

sedef imi çok güzeldir bence.ve benim güzellik anlayışıma göre kesinlikle dünyanın en güzel kadını!dır dediğim kişi sedef avcıdır.umut yolcularına arada sırf bu kız yüzünden bakıyorum ezele de sırf onun için başlamıştım(hoş diziyi hala izlemekteyim tek türk dizim kendisi olur:)


lazım olan seksi bir bakışsa var


şebeklikse o da var :)


günlük hayatta nasıl giyilmeli kadın sorusuna cevabım 1dir :D
ayrıca tatlılıksa o da var :)



masumluksa o da var




duruluksa aşksa o da var



bir de her kadın böyle giyinince daha hoş olur lan dünya derim bu tarza :)

e daha ne olsun bence yani !!

saygılar

29 Eylül 2010 Çarşamba

ah da vah

ölen birinin arkasından
yas tutuyorcasına yaşıyorum
sensizlik kokan hayatımı
ıssız bir metropolde yaşıyorum
çevremde tekinsiz hayaletler geziyor
gözlerimin tek rengi var o da siyah
ah dünya sadece bir cehenem ah
cennet de olmuş sadece bir sıfat ah
bilincimde beyaz kanser lanet bir siyah
düşlerimde şizofren ben yine aşık sana ah
her defasında gidiyorsun, bense kalıyorum
rüyalarım da bile kabus gibi yas tutuyorum
turuncusuz gökkuşağını nasıl görsün
benim gözlerimin rengi siyahken ah
gel artık bana en güzel ahım vahım
adı aşk kokusu aşk söyletme bana ah da vah

28 Eylül 2010 Salı

eyv

yeni bir sıfat daha ekledin ya
adımın başına
daha fazla pis bir adam olamam derken
nah bak olursun dedin ya
sanat eseri gibi oldum
gurur duy benimle
bukowski sıfatı bile az kalır oldu
yeni sıfatımın yanında
eyv :)

çocuk

Tanrı çok mutsuz bir çocuk
bizse
gözyaşlarının lanetini yaşıyoruz
öldüğümüzde belki mutlu olur
artık yalnız kalmayacağı için
acımasız insanlar
neden hala intihar etmiyorsunuz ki
çocuk için
bir çocuk dünyaya bedel değil mi ?
bekliyor hepimizi
hadi hadi artık
çekin son beslemelerinizi
tren kaçmadan
binin yelkenliye
boğulun gökyüzünde
sevişin kara-fatmayla
ya da kara-isayla
ama ölün ama ölün
ölün ki yaşamaya başlasın
ağlayan çocuk
ve kalksın bu lanet üzerimizden
belki o zaman mutlu olursunuz
ben sizi burada bekleyeceğim
intihar ettikten sonra sizler
olanları yazmak için
tarih için
bizden anı bırakmaj için

27 Eylül 2010 Pazartesi

ıspanak

ıspanak yedim az önce de şey aklıma geldi;temel reis yüzünden siz de küçükken ıspanağın güçlendirdiğine fazlasıyla yani inanır mıydınız? ben çok inanırdım hatta çok iyi hatırlıyorum küçükken eğer kavga çıkarmayı planlıyorsam mutlaka ıspanak yer öyle giderdim kavgaya :) sonra et küfrü dal bebeye :) biraz şiddet yanlısı bir çocuktum ne yazık ki :( ama harbi ıspanak yediysem dövüyordum yemediysem dayak yiyordum...tesadüf mü? öyleyse de tatlı lan :)

25 Eylül 2010 Cumartesi

ölümün yeşil tonu

ölümün yeşil tonundayım
ölümün yaprağını tadıyorum
uçmanın rüzgar tozu halindeyim
karanlıkta aya esen bir piç
ayın karanlık yüzüne uçan bir piç
uçmanın eşiğinde kanatları yakılan
ayaklarına kelepçe takılan
yüreği sessiz bir piç
ölümün yeşil tonundayım
buradan dünya güzel
buradan sen güzel
buradan ben sade bir ölü
buradan herkes uzak
sadece sen yakın
turuncu ve yeşilin uyumunda
bir yerdeyim işte
sevnef mutlluğu nefesimde
bir beyaz bulut odamda
ama ben sadece sadece
sadece
bir diyemedim işte
canlı değilim
ruhsuzca
aşkla kal
yeşilin sebebi turuncu

yine sen sadece sen

leylamsın sen
mecnun gibiyim
aşkına mecburum ben
kanımın rengi sen
nefesimin nedeni sen
yoksun burada neden
insaf yok mu yüreğinde
ölüm geziyor kalbimde
yaşamak istemez miyim ben
yeter ki gel yanıma sen
dünayı bana versen
ölümü yensem ben
kalbimdeki sen için
ikimiz için
imzamız olsa sonsuzluk
bir sen bir ben yine sen
sadece sen

24 Eylül 2010 Cuma

tekila

bugün adı tekila olan bir kediyi bolca sevdim :)
güzel şey bu sevgi :)
ayrıca kedi tekila gibi şişede durduğu gibi durmuyor acayip oyuncu idi :)

22 Eylül 2010 Çarşamba

kişilik

birbirine düşman kıskanç iki kişiliğim var benim
ikisi de turuncua aşık
hangisi daha çok seviyor diye tartışıyorlar
kazanansa hep turuncu oluyor
ama
o da kazandığını pek istemiyor
ne yapsın ikiz bir deliyi?
peki ben ne yapayım ?

karnıyarık

zaman insanı değiştiriyor
misal ben
eskidek hiç karnıyarık sevmezdim
bu yıl çok sevmeye başladım :)

21 Eylül 2010 Salı

bir de

aklımı karıştıran bir şey var.ama sadece bir şey bir soru bu.fazlası değil.kimseyi bir şey ile yargılamıyorum.
şimdi namus bacak arasındadır diyen bir kız,evlenmeden önüne gelenle çıkıp 'yiyişip' ben namusluyum diye geçinmesi haklılık mıdır?kızın görüşüne katılırsak bu kız aslında namussuz olmaz mı? yani vermek dışında her bir şeyi yapıp sonra namuslu ev kızıyım demesi doğal mı?doğru mu? ben bunu sormakla yanlış mıyım? ve neden?
bakın sadece aklıma hep takılan bir şey bu.kızın görüşü önemli.ben normalde böyle bir tartışma yapmam bile.
ya da şöyle bir şey kızlık zarı diktirme ne ya? nasıl bir şey nasıl bir düşünce?
burda ben namusluyum durumu yok tabi.evlenecği adam namussuz demesin düşüncesi var.tamam da adam böyle ise neden evleniyorsun? ya da adamı bu konuda kandırıyorsan bu evlilik bir yalanla başlamış olmaz mı?(büyüklüğü küçüklüğü tartışmam yalanda yalan yalandır,bu açıdan ak yalan da yoktur) neyse yalanla başlayan bir evlikikten ne umulabilir?bir kez yalan söyleyen kadın bunun devamını da getirmez mi? adam saf yine yalan söylerim gibi düşüncelerr beyninde cirit atmaz mı? kadın saf sandığı kocasını bir ikiden fazla kandırdığında erkek bunu sezip bana yalan söyleyen kadına ben neden yalan söylemeyeyim demez mi? böylece de aldatmaya kadar iş gitmez mi? haliyle ben neden aldatıldım saçımı süpürge etmiştim oysa denmez mi? çok soru sordum değil mi?_kızma valla.aklım karışık bu konuda.
aldatan kişi ne kadar suçluysa aldatılan da suçludur bence.bu işler tamamen etki tepki meselesidir.aşk varsa zaten sanma aldatma olsun.önemli olan o aşkın adını başta iyi koyabilmekte.özellikle bu çağda :)

plan

öyle ki plan denen şey aşkın parçası olmuş.aşk ve plan.iki kelime ve arada bir bağlaç ancak bu kadar büyük bir ironi yaratabilir.trajikomik bir ironi,mide bulandırıcı.aşk yok diyenleri haklı çıkaran bir ironi.aşk ve plan.bizim neslimizin içine işlemiş.
ama hak veriyorum kadınlarımıza.küçüklüğünde bekaretini evlenince kaybedeceksin diye planlarayarak büyütülen bir kişi hayatının her anının planlamaz mı? ne zaman öpüşeceğine kadar örnekse;sevgilisi ile gözgöze gelip tam hani o masum yakınlaşmanın olduğu öpüşmenin tamamen doğal olduğu anda kızın olmaz sınavlarda sonra öpüşeceğiz demesi ve sınavlar bitince öpüşülmesi gibi.olaya gel.bu ve bunun gibi kızlar kadınlar ne haltsa işte hayatını planlar.aşık olacağı erkeği de planlar evleneceği erkeği de...haliyle mutsuz evlilikler olur.maddi durumu iyi sadık bir erkek olur aşık olmasam da önemli değil zamanla severim anlayışı ile evlenen ve ya ilişki yaşayan her kadın mutsuzluğa gebedir,elbette bu düşünce ile kendine aşık ettiği ya da aşık ettiğini sandığı erkeği de mutsuzluğa mahkum etmiş olur.burdan bir kelebek etkisine gidip dünyanın bu yüzden bombok olduğunu da söyleyebiliriz.ama bu kadar acımasız olmak gerekmez. aynı şeyi kişisel kaatimce az da olsa yapan erkekler var.güzel olsun benim olsun hesabı.aşkda bu düşünceler var mıdır?
küçük bir anı paylaşmak gerekirse,küçükken bana aşk bu lan unutma bunu dedirtten bir anı anlatmak gerekirse ;
ben 8.sınıfta batıkentte oturuyordum.ailemle filan.güzel zamanlar.bizim sitede genç bir çift vardı.kız güzeller güzeli sarışın uzun boylu manken gibi,erkekse de boylu poslu efendi yakışıklı bir eleman.aşıktılar birbirlerine.lküçük bir çocukları vardı.tam böyle görünce vay be süper aile amerikan rüyası bu olsa gerek diyeceğiniz bir aile.neyse cidden aşıklardı bunlar çünkü(8.sınıf aklıma göre ve hala) erkek annesiz babasız bir lise mezunu o da zar zor.kızsa zengin bir aileden üniversite okuyan biri.aşık olmuşlar birbirlerine ve evlenmek istemişler.kızı ailesi reddetmiş özel ünide okuduğundan üniyi de bırakmış.bunlar evlenmişler çocukları olmuş ve bizim sitede kapıcı olmuşlar.ve mutluydular lan.umarım bu hiç bozulmamıştır.:)benim ummama da pek gerek olduğuna inanmıyorum.
neyse abi aşk böyle bir şey.aşk öyle ki pirayenin nazımı hapisteyken yıllarca beklemesidir.(ki ben bunu her kız arkadaşıma sorarım böyle bir durum olsa bekler misin? çoğu yok dedi evet diyenler de yalan söylediği çokça belli)zaman değişti mi mirim sadece bu mu yani aşkın ebesine kayan?
sevgiyle kal
aşık ol
ya da vazgeçtim
bu zamanda beddua sayılabilri bu
piç ol piç yaşa:)

çağdaş

shakespeare bile okumayan kadınların çağında yaşıyoruz
kuru bir güle ve ya bir pırlantaya romantizm diyen kadınların çağında yaşıyoruz
ve bu kadınların aşkına muhtaç bir çağda
aşkın adını bu kadınların koyduğu çağda yaşıyoruz
biz bu çağın erkekleri gerçekten ama gerçekten çok şansızız
yazıklar olsun bu çağa
ve bu çağın aşkına

20 Eylül 2010 Pazartesi

léondan bilgiler01

bu yıl ve seneye bir şeyler değişecek hem de fazlasıyla.değişmeli yani eminim.
kafam yine her daim iyi olacak o ayrı.seviyorum meleti ne yapayım.bölümümden mutsuzum ünüversitemi sevmiyorum.ikisi de değişecek.bu sene başarırsam süper olur.ama tek başıma çalışcağımdan beceremeyebilirim.bu yüzden seneye adma akıllı dershane filan olabilir.dediğim gibi belli olmaz.odtü boğaziçi bilkent bu arada hedeflerim.hacettepe de olabilir lafım olmaz ona:) ilk 6000e girmek gerekmiş sadece.çalışırsam yaparım bunu biliyorum.neyse fazla güven mi bu en kötü ihtimali de düşündüm bilkent yarı burs ve ya bahçeşehir yarı burs.tabii amaç ankara öncelikle.bilkent 21bin oluyor bahçeşehir 40bindi yanlış hatırlamıyorsam.bölüm de psko.diyeceksin sinema projen ne oldu.bir şey olmadı hala var olacak da zaten.olmazsa gözüm açık giderim.şöyle ki odtü olursa odtü de sinema atölyesi bulunmakta.giderim oraya hem bölümümü okurum hem de sinema eğitimini güzelce hobi olarak alabilir.sonra ver psko konulu filmleri :):)
neyse işte ya yaş biraz geçecek ama yapmak istediklerini yapamadıktan sonra 22inde istediğin parayı kazansan ne olur.öğrencilşik de güzel iş filan.heyecan yaptım.şans dile bana.başıma kötü bir şey gelmese ya cidden çok geldi son bir kaç yılda başıma kötü şeyler.ne biçim bir cümle oldu ama heyecanımı anlıyorsundur belki :)
bu yıl dediğim gibi evde tek başına alt yapı yapacağım en kötü seneye de günde konu artı 200 soru yapsam yaparım lan ben.millet yapıyorsa ben neden yapmayayım.daha önce üni kazanamzsın diyenlere kapak yapmadım mı yaptım aq:) bunu da yaparım.zaten ben deliyim.lise de keyfimden 3 lise okudum(reha-çekmece-dikmen-ve yine reha-bu da ayrı bir delilik) neyse işte üni de neden olmasın gaziyi bırak odtüye yarı yıl bitince abdye geçişi dene irlanda da master yap ingiltere de doktora çin de profluk neden olmasın...olmaz deme milyonda bir ihtimal varsa bile ben o ihtimali zorlarım kafam iyiken haberin ola :)
düşünsene dostum seneye buraya odtüyü kazandım yazıyorum ne güzel olur ya :)
odtü ya
öyle olursa arkadaşla eve de çıkacağız.araba da olacak.ooo mis.kafa zaten iyi:D
diyeceksn bu kafayla nasıl olacak iş öyle deme sakın.benim zekam öyle çalışıyor.
yapı meselesi:)
saygıyla kal
sevgiyle yaşa
varsa hayatında alman gereken bir ciddi karar
koyver gitsin
ne ise al uygula hayat kısa be mirim :)

19 Eylül 2010 Pazar

gölgen ve ben ve mutluluk

gecenin ışığında gölgen oldu esrar dumanı
anarşistçe hayatın içinde onunla durdurdum zamanı
ve de seviştik onunla her şeyden öte özgürce
mutluluk koktuk birlikte esen rüzgar gibi hürce
her şey olsa da birer boş acımasız depresif yalan
yine de mutluydum kendi gönlümde haince gülümserken ben

louis aragondan

kısa kısa :


silahlarımız yenik düşse de sürer sevda
geceyarısı aşkın sökülür kefen bağo
ve elmaslar belirir gözyaşı pınarında

...

sevda koca yaşıma yok mu senin acıman
sevda yetmez mi artık bana beslediğin kin
sevda tabutta daha çok mu severmiş insan
hiçbir şeyle yatışmaz acısı bu yüreğin
ve yası Vittoria ile yurdu yitirmişliğin


....

kadınlar yitirmişer sevdanın imgesi(ki benc bu çağa cuk diye oturur)
bir kapakla korunan gözlerinde ey Parma
ama gözyaşı için aynıdır pazar cuma
bu aşkta salar işte kuleler gölgesini
bu aşka salar işte


ve en sevdiğim benim


haykırıp duracağım kadeh diye dudağın
bana ucundan aşkın meyini tattırdığın
(bunu ben yazabilseydim keşke .:(

23,izleyici

oha yubbi yaşasın....23.takipçiiii.çok sevindim şu an.23 ü çok severim de :) 23.izleyicim benim için çok mühimsin sen.kalbimde sonsuza kadar yerin var.ciddiyim.
beni hiç terketme olur mu:)
neyse şimdilik bu kadar daha yazarım sana:) acıktım da açken düşünemiyorum saygılarımla :)

miş

ki gözyaşları birbirne benzermiş
louis aragon öyle dermiş
ama acısı aşksa insanın gözyaşları farklıymış
kendi gözyaşları bile birer kar tanesiymiş.

elvela rüya

görmemeli artık ama elde değil ki...
bilinçaltım benden daha çok aşık turuncuya :)
ki benim aşkımın büyüklüğüne cidden güvenen bir adamım.
ne kadar materyalist bir cümle oldu bu!belki de kapitalist!
yapımsız benimle ve de
ironiksel
neyse efendim
rüyamda kötü bir yerde uykuya dalıyorum ve
uyandığımda her şey güzel güneş dolu bir odadayım
yanımda turuncu var
bana bakıyor
son buluşmamızda baktığı gibi
ilgiyle
saçlarını okşmaya başlıyorum
ellerimde hissettiğim duygu o kadar güzel ki
uyurken daha önce ciğerlerimde hissettiğim kokusu gibi
bu sefer saçlarını ellerimde hissediyorum
uyanmak istemiyorum
ve rüya boyunca gözlerine bakarak saçlarını okşuyorum
elveda dediğimiz günün ertesinde bu rüyayı görmek
zor inan bana zor.
sevgiyle kal

18 Eylül 2010 Cumartesi

dırım

en sevdiğim tişört yok la kaybolmuş ireland yazıyordu üstünde filan seviyordum ben onu.üzüldüm valla.nasıl oldu hiç bir fikrim yok.bir de galiba iki ceketim yok.ama galiba demekte ısrarlıyım bulmam lazım onları.:(

fiilim

içmek fiilime
çikolata sosu kattın
kahraman dondurmacı
ama ben çikolata sevmem ki
içmenin de içine ettin
ama yine de
sağol
varol
bu da bir şey :)

17 Eylül 2010 Cuma

regl denen hadisenin etkisinde

yazıyorum şu an.yanlış anlaşılmasın lafım tabii :) bugün ilkokul arkadaşım ileydim.galiba ilk defa regl olduğu bir gün buluşmuş bulunduk ki daha önce onu hiç böyle görmemiştim.böyle derken huysuz sıfatı geliyor aklıma.uzun zamandır görüşemediğimiz için ve kendisi de ankaraya akraba ziyareti adı altında geldiğinden buluşmuş bulunduk.bilseydim regl olduğunu buluşur muydum? bunun cevabını bilemiyorum keza önemli bir soru ve önemli bir cevapmış gibi geliyor bana.anasını satayım bildiğin maymuna döndüm kızı mutlu etmek için.zorunlu muydum ki?her şeyi yaptım sempatik olmayı filan denedim bir işe yaramadı.ağzıma sıçtı gıkımı çıkarmadım.ki huyum değildir.sonra genel tavsiyeler üzerine -kızlarla bu dönemlerde ciddi bir şey tartışmayın olmaz olmamalıdır gibi- sonucu tartışmadan kaçındım hatta kendisi tartışma konusu açtı ve hatta yanlış düşündüğünü düşünmekle beraber, ki böyle zamanlarda tartışma ihtiyacım gelir ve zevkle tartışırım, bu durumdan dolayı ben ne yaptım haklısın sen deyip tartışmayı kapattım.tabi baştan savma bir kapatma olayı gerçekleşmedi.fark etmedi bile.ama yine kızdı yine kızdı.
bence biz daha çok çekiyoruz bu meseleden.
hayır kardeşim benim mi suçum ben mi seni böyle yarattım ya da evrene böyle bir mesaj yolladım.yooo bana kalsa asla böyle bir şey olmasın isterdim.ya da madem istedim erkeklere de bu tarz bir şey verirdim.böylece yok anlamıyorsun sen tripleri yaşanmazdı.ama siz de bizi anlamıyorsunuz ciddi anlamda.. bu durumda erkeğin beyninde çektiği sıkıntının stresin ve görülen muamelenin etkisinin, regl olmak ile aynı katsayılara sahip olduğuna inanmaktayım.ha yine de eksisözlükte okudum hatun kısmının anlamıyorsunuz dediği şey nedir,hatunlarca tanımlamasını bir göreyim diye. okuduklarımdan ödüm bokuma karıştı mı karıştı Allah yardımcınız olsun yani.ama bize de yardımcı olsun.
ya da ne bileyim ben hasta olunca evden çıkmam.grip filan.sen de madem buna hastalık diyorsun evden çıkma dinlen.kendine gelince çık.birinin ağzına sıçacaksan da haklı sebeplerle sıç.
ne bileyim ya bilim buna bir çağre bulsun lütfen.
neyse efendim çocukca bir düşünce okudunuz belki.ama bugün bunlar geldi aklıma.
ne yapsak mutlu olursunuz söyleyin yapalım valla.çünkü kadınlar mutlu olsun dünya mutlu olsun felsefesi ile yaşayan bir adamım ben.:)

yazdım sadece ya valla

insanlar diyor ki yani yaşça büyükler diyor ki ve ya siz de diyorsunuz ki içinizden ve ya ve ya küçükler bile diyor ki ileri de unutursun.yaşın kaç? gençsin kimler kimler çıkacak karşına.tamam ulan kesinlikle kabul etmemekle birlikte tamam ulan diyorum.anladık haklısınız siz diyorum.peki söylesenize bana benim ölü gibi geçirdiğim 3 senemi ne yapacağız biz? hiç mi değeri yok.hiç mi anlamı yok? 3 sene ne ki mi_?
ya da başka bir bakış açısıyla sorarım ki madem yaşımda ne var gencim aq.eyv tamam ya peki yarın ölürsem ne olacak? genç yaşta ölmüş mü olurum sadece yoksa 19umda öldüğüm için 19 yaşım benim yaşadığım son yaş olduğu için 19 yaşımdaki ben en yaşlı ben olmuş olmam mı? anlatabildim mi demek istediğimi?yaşlılık dediğin ölmeden önceki bir gündür onun dışında her zaman sadece sensindir.o kadar.
bak yazıyorum ya zaten ben de herkes gibi unutacağım(ki bu konuda pskolojik bir tezim var bok unutursun kısaca deyip geçeyim-psko okuduğumda tezi hazırlayınca bilgilendiririm seni de)yyaşayyacağım yya da yolun sonu yakındır yokuş yukarı giderim artık ben uçurumun sonuna kadar.temiz ve net.

neyse bu yazıyı fazla ciddiye almayalım lütfen.he de geç kafanda beğenmediysen.beğendiysen sevinirim.mutlu olurum sadece de filan:)sorulara cevap alabilirim ama açıkcası pek olumsuz eleştiri almak istemiyorum.ben de kendimi olumsuz anlamda eleştiriyorum yeterince.farkındayım.2+2=4 eder de diyebilirim.ancak ve ancak sadece farklı bir bakış açısı bir soru fialn.saygımla sevgimle.
mutlu yaşa güzel insan her nerde okuyorsan :P

ölümekden geldi bu yazı

size bir sırrımı vereyim mi ? vereyim evet vereyim.tutamam(ama ne) diye sıkıntı etmenize gerek yok inanın bana.rahatım artık bu konuda.ben öleceğim tarihi saatine kadar çok iyi biliyorum.ama nasıl olacağı belirsiz.bir kaç aday var.ama hangisi olacak bilmiyorum.benim elimde değil ne yazık ki.aniden olacak ve kaçış(biliyorsan neden) yok.yok olmamalı da ondan yok.kelebek etkisi durumu diyebilriz buna.evrene olumsuz etkide bulunmak istemem.istemeyiz değil mi?
ölünce ne olacak çok merak ediyorum.sen etmiyor musun? düşünsene hayat aslında bitmiş durumda.yeni olarak ne yaşayabiliriz?mutluluklarımız bile eski mutluluklarımızın kötü birer kopyası değil mi?ve her kopyanın bir öncekinden daha kötü olduğu bir dünyada yaşamıyor muyuz?belki de yaşam sadece budur.ama ayrıca belki ölünce mutluluk başka anlam kazanacaktır,bunu nereden bilebiliriz ki? belki ağlamanın şekli değişecek...acının tadı da değişebilir.bir şeye ihtiyacın olmadan ölümek...düşünmesi bile ilginç?ama ilginç kelimesi iyi bir sıfat mıdır tartışmaya çok açıktır.hakaret de olabilir.ama biz iyi bir şey olarak kullanalım en azından şimdilik.ölümek ölümek yani bir başka deyiş ile yaşamamak.peki ya ölümemek nasıl olurdu?_ yani başka bir dünya yoksa yani ölüm yoksa sadece yaşam varsa?o da ilginç olurdu mutlaka.en azından düşüncesi öyle bu kesin.yaşamda kısır döngüde farkında olmadna yaşamak.dertsiz tasasız sadece yaşamak...belki de çikolata verildi diye mutluluktan ağlayan bir kız çocuğunun gözyaşı olmak.ne kadar anlamlı olurdu o zaman yaşamak


sevgilerimle imza élon.

coğrafya bilgisi

yanlış bir coğrafya da yaşıyorum ben.
bir sürgün de.
ihtiyacım olan nefes burada yok.
yapma sevgili
beni de al
telefonun diğer ucuna...

düşen yaprak

bak şimdi artık güzelce sarhoş olamamak da çok koymaya başladı bana.aq böyle işin.hastaydım,antibiyotik içmiştim,deprasan içmiştim,3 saatlik uykum vardı sadece,güzel bir duş ve doğum günü çocuğu için arkadaşlarla buluşma.5 kişiyiz.5 yakın mı değil mi belirsiz kızlı erkekli ark 'doğum günü bahane kafalar olsun sadece şahane' prensibi ile buluşan 5 arkadaş.birer 50 likle gün açılır.sigara içilir.sonra sağlıklı sigara içerlir bir ortamda.yetmez bir mekana gidilir.margaritalar filan içilir.sonra gece olur.bir parka gidililr.5 kişiden kızlar eve çıkar,erkekler kalır.neden daha da içelim diye.daha da içilir sağlıklı sigaralar.sabah 6 olur ev yoluna gidilir.sonuç sarhoşluk-keyfi belirtisi yoktur leonda.olmamalı yazık günah.rakı içsem sarhoş olurdum onu biliyorum o ayrı.rakıya saygı:)ama dün de sarhoş olmalıydım.onca emek boşa gitti.yazık günah.valla.
sinirlendim ben.


bir de gece boyu konuşma sonu buraya yazılcak kadar anlamlı
düşen yaprak da değerliymiş arkadaş.
unutma bunu.
öyle sararmı yaprağı yerde görünce ezip geçme.
sev onu sevgiyle bir köşeye kaldır.
saygılarımla

15 Eylül 2010 Çarşamba

nypmh


bilemezdim
gerçekten bilemezdim
altı üstü bir kitaptı
altı üstü bir aşk kitabı
hayatımın dönüm noktası
hem de u dönüş noktası olacağını
bilemezdim ben
kim bilebilirdi ki?
sen ?
o?
biz?
hiç kimse
bir aşk kitabı
bir nypmh'a nın aşkını
güzelliğini
yaşamını anlatan bir kitap
tasvir edilen güzellikten
hayalinde de olsa büyülenmemek
tasvir edilen karakterden
hayalinde de olsa büyülenmemek
imkansızdı
aşık olmuştum
kitaptaki
hayali nypmh'anıma
her sözcükte
bir kez daha aşık oluyordum ona
ama ben evliydim
karımı aldatıyor muydum?
binlerce kez sordum bu soruyu kendime
her kelime de ayrı ayrı
ama daha çok aşık oluyordum nypmh'ya
ve evet artık cevabı biliyordum
bendeniz
karımı aldatıyordum bu kitabı okurken
yazıklar olsun bana
oysa karıma nasıl da aşık olmuştum
oysa ona ne sözler vermiştim
sevişirken
kulağına seni seviyorumu fısıldarken
gözlerine aşkla bakarken
şimdi hayal dünyamda daha büyük bir aşk yaşıyorum
gerçekten gerçekten daha güzel bir aşk
kendimi kaybettiğim
nypmh'anın koynunda uykuya daldığım bir aşk
evet aldatıyorum karımı
ve artık onun yüzüne bakamıyorum ben
nasıl bakabilirim ki
utanç
ve
rezilat duygular
ona bakarken benliğimi kaplıyor
bana yıllardır sadık kalan sevgilimi
bir gün içinde aldatmam
evet kitabı bir günde okumuştum
ilk okumaya başladığımda
ilk paragrafta aşık olmuştum
güzeller güzeli nypmh'aya
tekrar tekrar okuyordum kitabı
tekrar tekrar karımı aldatıyordum
başka kitaplara bakmaz olmuştum
karımın da yüzüne bakamıyordum zaten
uyumadan önce son yaptığım
kitaba tekrardan başlamak oluyordu
uyanınca devam etmek
uyuyana kadar yeniden bitirmek
karımsa her zamanki saflığında sadece
gülümsüyor gülümsüyor
başka bir şey de yapmıyor
ya da yapmayıı
ya da ya da yamayı düşünmesi için bir
neden olmasını düşünmüyordu
mutsuzlaşıyordum
nympmh'asız yaşamak zor geliyordu
uyurken o yanımda olmuyordu
ne yapmalı ne yapmalı diye çok düşündüm
ve u dönüşü gerçekleşti
doğmadan önce olduğum yere geldim
hayatım tamamen değişti
artık ben bir ölüydüm
hayatım derken koca bir ironi yapan
bir yazarımdım artık ben.
sen de yazımı okuyan bir başka ölü


efendim
duyamadım
ha nasıl mı intihar ettim
karıma kendimi boğdurtturdum
çok seviyordu beni
ricamı kıramadı
sağolsun!

sonsuza kadar nypmh'amlayım artık
sevgiyle kal

sizce?

hrant dink e saygım sonsuz.ben de çok üzüldüm olaylara filan neyse bana komik gelen bir şeyi söyleyeceğim...o da şu;herkes hepimiz hrant'ız filan diyor ya hrant dink ölmeden önce ondan habersiz olan o kadar çok insan var ki ve bu olaydan sonra da araştırmak gibi bir eylemde bulunmayan sadece özentilikden ya da bir şeyler demeli anlayışı ile konuşan,üzülmek gerektiğini düşündüğü için üzülen o kadar kişi var ki...
komik değil mi sizce de?

14 Eylül 2010 Salı

tekila

sensizlik bazen
limonsuz ve tuzsuz tekila içmeye benziyor
ve tabi
beni en çok üzen
karşımda en iyi dostumun olmayışı
kim daha çok içecek diye yarışırken
bilerek kaybedememek bile üzüyor beni
ki bilirsin
kaybetmeye tahamülüm yoktur
yaratılışımdan böyle
haklısın
unutmadım
daha kazanmak nedir onu da bilmiyorum
ama ben
sevdiğim bir çizgi kahramanın deyişi ile
detaylay detaylay diyorum
gözlerimde sana bakmanın ışıltısıyla
boş duvara karşı elimde
tekila şişesiyle
içtiğim depresanın etkisinde

şerefe en güzel dostum
şerefe sevdiğim

sus

bazen kızıyorum
öfkeleniyorum
kendime
herşeye
kendim olmak
ve kendim olamamak
ikisinden de korkuyorum
kendime biçtiğim rolden
çıkmakdan
annemi ailemi üzmekten
hayvan olmaktan
korkuyorum
sonra
sonra
yazıyorum
ve susuyorum
içimde
fırtına öncesi
sessizliği dinliyorum
daha çok var
diye
kendimce rahatlıyorum
sonra
berbat sesimle şarkı söylüyorum
karanlık odaya
karanlık odada
kendimi dinlememek için

çal baba çal
ne çalarsan çal
sussun içimdeki
canavar

13 Eylül 2010 Pazartesi

fahişelerin dramı

ısıtıyor düşleri beş paralık altın saçlı melek yüz
askerlerin tarumar ettiği bir şehrin fahişesi gibi
hayatın karman çormanlığı bacak arasında dümdüz
utanmıyor,üzülmüyor para ile mutlu,satılık düpedüz

bulantıdan gözyaşları bok yeşili akan bir peder,
ve camisinde duran imamın dualarında bin keder,
halk aç köpekler ve hayatlarının pezevenkleri gibi
aldırmıyor,kayıtsızlar,sanki alışılmış bir oyun kader

rezil ama güzel fahişelerin dramı herkese doğal,
alan razı satan razı hesap ortada sormamak en doğal
pembe düş evinde yaşıyormuşuz da onlar siyah gibi
piç değilmişiz, pezevenk ve müşteri değilmişiz gibi
hayat güzel,fahişelik en eski meslek,her şey doğal

fahişelerde insan
utanmalıyız...

12 Eylül 2010 Pazar

imza

ölümle sevişen bir imge arıyorum
bulma çabasındayım
ne olsa ölümle sevişen
sevimli olur diye düşünüyorum
evet sevimli
altını kalınca çiz kafanda
en sevdiğin renk ile
ölümü nasıl ifade edeceğimi biliyorum
yeşi ve mav renkte bir ev
fotoğrafı ama
üstünde de imza olarak
sen
turuncu renkte
bu fotoğrafı bütünleyeck sevimli imge nedir?
bulma çabasındayım
bulunca yazarım


imza
ölüm ile sevişen imge.simge.sebol.anıt.heykel.bürokrasi.aşk.ılık soda yaz gününde.
öle işte

11 Eylül 2010 Cumartesi

hacz

insan kendisi ile durmadan hesaplaşmalı
iç hesaplarını çok iyi yapmalı
gerekirse binlerce kez
ama dikkat etsin hesap kitabına
borcu alacağından çok çok fazlaysa
bir yerde durmasını bilsin
nefret etmesin kendisinden
yoksa borcu ödemeye vakit kalmadan
azrail hacze gelir memur gibi

9 Eylül 2010 Perşembe

37

bayramda sessiz koca ankara
sanki dünyada son*kara

nadjabüş


nadja yı daha okuyamadım ve izleyemedim ama şimdiden ona olan bir hayranlığım var.muhtemelen haftaya kitabı alacağım.kafamda daha önce sürrealist birinin yazdıklarından nadja bir fahişe olarak canlanmıştı.şimdi emin değilim.:)kitabı okuduğumda kendi fikirlerimle daha iyi yazabilirim.ama şimdilik fragman ve filminin afişi ile yetinelim.


Nadja

andre breton | MySpace Video



başlığın nadja kısmı böyleyken büş kısmına geçelim.çizilesi güzelliği olağan arkadaşım vardı ya:)
onu model alarak benim nadja afişim:)

siyah ve kırmızı ağırlıklı bir afiş.
elbette beyaz da.
bir sokak fahişesidir nadjamız.
fakirhane bir sokağın
lüks fahişesidir.
siyah beyaz afişimizde
bir sokak lambası var
ama neon kırmızı ışıklı.
çok az aydınlatmaktadır sokağı,
keza sokak gibi sokak lambası da fakirdir.
ve
sokak ve lamba bir bütündür,
paylaşmazlar birbirlerini hiç kimseyle.
nadjabüşümüz sokakta,
ruhu prenses olan güzeldir.
üstünde kırmızı seksi bir elbise vardır,
ince dudaklarında kırmızı ruju,
gözlerinde yarısı siyah yarısı kırmızı boya,
teni her zaman olduğundan daha beyaz
ki
gözlerinin mavisi ortaya çıkmıştır,
saçlarının siyahlığı da kırmızı elbise ile
daha bir canlıdır..
elbise biraz göğüs dekolteli
ama fazlasıyla gizemli
bir çekicilik vardır...
elinde sigara var,
bir kolu destek görevinde,
sigarayı içen
bükümlü narin eli için.
dudakları ise
dumanı üflemiştir,
sigaranın ince dumanıyla sevişsin diye
içindeki kötülükler...
kafası biraz yana dönmüş,
gözlerinde
iş vakti gelmesinden
ironik bir zevk alan
şuh bakışlar mevcuttur,
sevişen dumanlar içinde...
yarı kameraya bakmaktadır bu bakışlar,
vurucudur afişe her bakan için.
arkada ise iki adam nadjabüşümüzün,
kafasının arkasında suratları gözükmeyen,
şapkalı ve paltolu konuşmaktadırlar...
belki de parayı!
ve sokağın
neon kırmızı fakir ışığının altında
onlara doğru yaklaşan
birkaç
paltolu ve şapkalı adam silüeti daha...
siyah ve ve beyaz afiş
herşeyden güzel nadjabüş için!



kızılmasın büşbüş:)
model olarak aldık seni afola:)
umarım iyi anlatabilmişimdir benim kafamda açıkcası fazlasıyla canlandı:)
çekerim umarım bir gün fotoyu
dimi büşbüş:)

8 Eylül 2010 Çarşamba

amin

Allah'ım Sen'i seviyorum
her ne kadar sevgim
anarşik de olsa seviyorum
affet varsa günah kelimesi
tüm günahlarımızı
amin
dinimiz amin

büş büşe

bugün mutluydum lan valla.bi senedir görüşemediğim çok güzel gördükçe insanı mutlu eden bir arkadaşımla görüştüm.büş büş oluyor kendisi.kara kalemle resmi çizilesi,film afişlerinde sigaralı fotosu bulunsa süper olacak biri kendisi:)
gözleri lens olsa da ve ben doğallık dışında olan her şeyden nefret etsem de lensli gözlerinin ten ve saçlarıyla uyumu harika olan harika bir kız.doğum tarihlerimiz de aynı:)tamam o 22 ben 23 mart ama olsun.1 gün bir şey mi be ben 00:15 de doğdum zaten.evet hatırlıyorum elbette:):P çok inatlaşmamızla beraber ses tonunun insanı büyüleyici etkisi sayesinde sohbetinden muhteşem zevk aldığım kişi kendisi:)
hoş bugün inatlaşmadık fırsat olmadı çünkü...1 sene özlemi var.acısı çıkar bir ara:)
neyse efendim dostluk güzel şeydir,değer vermeli.bugün ona blogtan haber verdim.aa dencek bir şey yok ben blogu gizli yazıyorum gerçek hayattan bilen insan çok az:)

mutlu ol büş
hakediyorsun çünkü fazlası ile
bugün egomu tatmin ettiğin için de teşekkürler:)

dost çok güzel bir kızla ankara sokaklarında yürümek de çok zevkliymiş :):P

lav yu beybi:)

2010basketbol

az önce takımın maç sonu yorumlarını izledim de kazanırız biz bu şampiyonayı.önümüze geleni ezerek yeniyoruz.finalde muhtemel raki abdyi ezemesek de yeneceğimizi düşünüyorum.cidden çok gurur verici bir durum:)
ki basketi normalde sevmem.ama ilginç ya böyle durumlarda milli damarlarım kaynıyor.
güzel bir duygu aslında.spor da bu yüzden güzel olsa gerek:)

lamba lamba

lambayı yak selim
korkuyorum karanlıktan biliyorsun
şimşek de çakmıyor zaten
bu nasıl fırtına
lambayı yak dedim selim
hayat sanki kelim
zaten benim yok sol elim
lambayı yakamıyorum
hadi be selim
ne olur
ne olmaz
kimsesiz karanlıktan korkuyorum
çünkü selim
çünkü böyle bir karanlık canavardır
anlamıyor musun?
yer yoksa bizi
sadece bir lamba lazım bize
ışık
selim
ışık
o kadar
susmasana
ne oldu sen misin yoksa canavar?
siktir git selim
küstüm ben sana
var benim bir tane sol elim
yakarım lambamı
iyi geceler

şah mat

bilmiyordum oyun oynadığımızı
gözlerine bakarken
şah mat dediğinde
anladım satranç oynadığımızı
çekip gitti arkasına bakmadan
bense oyuna yeniden başladım
gözlerinin hayali ile
bu sefer de ben unuttum
oyun oynadığımızı hayali ile
yine şah mat oldum
ama bu sefer ses seda gelmedi
dört köşeli dünyamdan

33

fikirlerin cinsiyeti olmaz

7 Eylül 2010 Salı

ama ama


Travis - Why Does It Always Rain On Me?
Yükleyen Mplay. - Diğer müzik videolarına göz atın.


mathilda da görünce ben de çok sevdiğim bu şarkıyı paylaşayım dedim :)

belki yağmur aşık olmuştur sana...
sevmek lazım yağmuru
belki o zaman ağlamaz aşkından

orta kararım

dün turuncu giresuna gitti
bugün annem istanbula gidiyor
yarın da dost yiğit viyanaya gidecek
ben kaldım yalnız ankaramla
tam da orta karar haldeyim galiba :)



annem de iyileşti güzel haber olsa gerek:)

6 Eylül 2010 Pazartesi

cambaz

esrar dumanının ucunda
bir ipte
iki cambaz dans ediyorduk
birbirine nefret gibi tutkulu
birbirine hırs gibi ateşli
iki aşıktık
sevişmelerimiz
dans ve dans
sevişmelerimiz
raks ve raks
çok biz olmuştuk
çok tek olmuştuk
taa ki seyirciler gelene kadar
beğenmediler
tek görünen
iki cambazı
bir ipte
hem de esrar dumanı ucunda
aşk ederken...
taşladılar bizi
ayırdılar biz
bir ipte iki cambaz olmaz dediler
halubki
bal gibi olmuştuk
ama istemediler bizi
tek olan bizi
nefretle dolu tutkumuzu
pis seyirciler işte
ben artık bir posta görevlisi
sen artık bir uçuş görevlisi
birbirine alakasız iki memur
birbirine tutksuuz iki sıkıcı insan
nefret bile kalmadı uzaktaki birbirimize
asıl olmazmış
eski tek cambazlardan
bölük parça
sıradan birer vatandaş

ah

kankam
http://morphine-in-dusbahceleri.blogspot.com
muhsin ünlü den bir klask paylaşmış ben de gaza geldim ben de paylaşırım muhsin den bir şiir o zaman dedim kendi kendime.çocukca demek gerekse adam king ya :)

şizofrengi

ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.
adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum.
hakiki cinayetler işleniyor görüyorum.
isa görüyor, şeyhim görüyor, ben görüyorum.
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.

yüzyıl şilisinden bir dazz javulcusu inliyor tam arlarımda
hiç durmadan kentlimağlup kıyasıya mağrur ve mor
bir çocuğum şimdi pişman olmak için
birbiriylebağlantılıyüzbinlerceyılım vor.

seni sevmem
bu savaşı
kesintiye uğratmaz
ama ordan bakma!
bu, werther'in
leş kanını
gül kılar.

birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
otobüsler olacak, tirenler, bütün öldürülmüş cumhuriyet şehirleri
saçlarım uzun olacak, bıyıklar, gözlükler, gideceğim
çığlıklarla düzülmüştür aşk şiirleri.
gideceğim ensk ökümde devlet denen şirk,
beb gözüğümde kent gördükçe kırılan gıçlar,
ve bir dizeyi haklar gibi terli ellerim
bu çağın açısını dik tutacaklar.

bana bir öpücük verin yoksa galip döneceğim
ufka bir kesin ordum akıverecek
elimde çözülecek makina ve cinayet
marşlar yazıp halkımla söyleyeceğim yoksa.

inanmışım kaybetmek esrarıdır olmanın
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum.
ipimden kurtulmuşum kaybediyorum.
birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
helvetius haklı, devlet şaşkın, piyanist kara
memleket sana rağmen ket vururken yarama
şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben
-ve emir "kun" diyor; doğuruluyorum-
"bu ülke"den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.
bana bir öpücük verin yoksa şair öleceğim
ikdildar tohmekecek sözüme yoksa
ve bir dizenin tan yerini ağartamsıysa
ellerini tutarım ki kudurtucudur.
bunun için gözlerinin meryem hali sevgilim
gözlerinin meryem hali gerçek yurdumdur
ki zuhrettiğinde ilk formuyla isa yeniden
ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorumdur.


ben bu çağdan bir kere de şerefimle geçeceğim
lazım gelen gülleri göğsüme gömmüşüm
birleşmemiz radikal olacak ben kan vereceğim
bunu daha çok küçükken bir film de görmüştüm!

ah laikse aşkımız biter elbet bir kışbaharyaz günü
gözlerin uçurumlar kaydeder avuçlarıma
bir çınar gövdesini bir hamle daha yayar
üç içbükey komodin silah çeker vurulur
sen gidersin, denklem düşer, ben aşk olduğumu ağlarım
bir kelebek konduğu yerde bir mayın olduğunu anlar.

ben dünyaya karşı durmak ile meşhurum
olma. yokluğun bulunmama larcivert lavlar akıtır.
nasıl çekip gitmiş bir şaman
çekip gitmiş, bir şaman değilse en çok
benim gibi sonsuz bir at
hiç koşmuyorken de attır.

biliyorum lir sızmıyor şakaklarımdan
ve yüzümde şeyh çıldırtan yarıklar da yok
annem beni hep çok sevdi, kız gördüm mü ağlıyorum
modern bir alışkanlıktır ölmek, seni doğasıya seviyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum.

mıknatıssız bir pusula olarak
ah muhsin ünlü

hayran olunasıca değil mi :)
not:bana bir şair önerenin kırk yıl kölesi olurum:)
not2:300.yazı için bir yazı yazacağım aklımda :)

okunmalı bence

http://kayipzamaninpesinde.blogspot.com/2010/09/arrivals-surekli-tuketmek-akl-kontrolu.html

izinsiz paylaştım bu linki de herhalde kızılmaz diye düşündüm :)

mutluluk ve huzur

mutluluk anlık bir duygudur. huzur ise daimi. huzur olmalı hayatta sağlıkla beraber ki hayatın tadı çıkabilsin. mutluluğun tadı.
mutluluk andır işte. çünkü mutluluk deli gibi bira içtikten sonra barın pisuvarına işerken oh be dünya varmış demektir. ve bunu tek diyen olmazsın genelde. kaçımız demedik bunu usta? basitçe mutluluk aslında. iyy iğrenç bir mutluluk filan bu ne ya diyen olursa saygı duyarım. o zaman mutluluk en sevdiğin yemeği yediğin andır derim ve ya bolca tatlı filan. magnum beyaz misal. mutluluk dostlarınla doğum günü kutlaması da olabilir. andır işte. her an olabilir. sevebiliriz biz bu anları. her birimiz ömrümüz bu anlarla dolsun isteriz ama kaçımız salt mutluluk ister ki?durmadan oh be dünya varmış demek? olmaz. oldurabilmek de zaten imkansız ya da sağlıksız. bu da hayat işte.
huzur ise her zaman olması gerekendir. o olmazsa mutlu bir an yaşamak imkansız olur. asla diyemeyiz oh be dünya varmış!! yanlış anlaşılmasın huzurlu bir hayat derken gidip 70 yaşında tv izlerkenki hayatını düşün demek istemiyorum ben. huzurun sıkıcı yanını algılama. içsel mükemmeliğini anla lütfen. huzur dolu bi hayat yaşamak demek adrenalinden uzak bir hayat değildir. git paraşütle atla. ama hayatında huzur yoksa bunu yapmak zor olabilir. bu yüzden sağlıkla eş değer işte. fiziksel sağlık önceliktir.ruhsal zorunlu değildir ve ya kimysal beyin sağlığı mı ne demeli?:P
neyse huzur üzgünken sevdiğin bir kişiye sarılabilceğini bilmektir. huzur sen toksun diye kimsenin aç olmadığını bilmektir(bu yüzden herkes öyle ya da böyle az bir şey huzursuzdur) huzur aile sahibi olmaktır. kötü de olsa boktan da olsa. hiç olmamasından daha iyidir. piçken aşık olabileceğini düşünebilmektir huzur. huzur olursa hayatı daha rahat yaşarsın bu da kesin. mutluluk anı daha güzel olur,hüzün hatta fiziksel ve ruhsal acılar bile. ölüm bile huzurluysan çok koymaz sana. zaten bence ölüm başka bir şey. yazarım bir ara.
oh be dünya varmış diyebilirsin ölürken eğer bünyende huzur varsa. ihtimaldir. daha önce ölmedim bilmiyorum ya da hatırlamıyorum demeli ama umuyorum, tabii huzurlu ölmek ya da ölmüşümdür önceki hayatlarımda ve yine böyle olur diye düşünmek ilk umudum. konu ben değilim. benim huzur kaynağım belli. şu an belirsizlik havuzunda yüzmekteyim.
belki bir gün o can simidi atar bana da,. çok derin bu havuz inan bana.
ya da huzur sahibi olmayı dilemek maceradan vazgeçmek olarak da algılanabilir. dünya da herkesin huzuru adına. burda düşüncelerim karmaşıklaştı. ama kısaca şöyle bir düşünce vardır herkesin 'mutlu'olduğu bir dünya ne kadar sıkıcı olur. o zaman maceralar olmaz macera yaşamak haktır filan. chuck palahniuk tıkanma da bahseder. ki adamı cidden çok severim hayranımdır. hatta okurken ben de helal olsun lan derim ama sonra sorarım peki aç olmanın, aylarca tek şey yemenın ve ya doğduktan sonra aidsle tanışmanın sıkıcılığını biliyor musun sen? ben söyleyeyim inan bana çok can sıkıcı fakirlik denen macera... misal oh be dünya varmış cümlesini kuramazsın bir fakir macera romanı karakteriysen. zaten böyle bir romanda çok iğreti durabilir bu cümle.
bir zamanlar fakirdik ama yapmayacağım varoş edebiyatımı sadece durumumuz iyi olduktan sonra içimde hep bir pişmanlık oldu. neden biz gibisinden. ne farkımız var nasıl hakkettik bunları. yanlış anlaşılmasın babamı bir şeyle suçlamıyorum.örnek idealist insanlardandır kendisi. neden savunma ihtiyacı duyduysam birden. ama bir anlam arama bunda lütfen. ayıp:) neyse ben bunu hep sorarım. meseleyi biraz afrikaya da bağladık belki ama cidden nasıl dünya bu haldeyken biz götümüzün üstünde rahat yaşayabiliyoruz? oturmak değil yaşamak dedim farkındayım. bunu ben diyorum düşün. kendimden nefret sebebidir. ölmem için mantıklı bir sebeptir.
ben uzun zamandır her gün özür dilerim nefeslerini çaldığım her 3 insandan.
şimdilik en azından bu kadar. sen?
bir gün afrikaya gitme hayalim var araştırdım da bayaa bakalım becerebilcek miyim?
gerçekler hayallerden doğar.der.
hayalperest bir yaşam dilerim herkese.
iyi günler ve
iyi geceler.


geldim baba geldim:)
ölmeden önce irlanda ölmeden önce afrika sonra ölmeli huzurluca:)

4 Eylül 2010 Cumartesi

doktora

hiç biri kendi hayatımda sikimde değil
ben direk ölmek istemekteyim
ve ya gitmek
ama öyle bir gitmek ki
kimse ile konuşmadan
sadece
gitmek
ölmüş gibi
uzaklarda
tek başına
yapayalnız
sadece
nefes alıp vermek
belki arada içemk
irlanda olsun
ölmeliyim işte
ben
korkuyorum çünkü
çünkü
başkasına zarar vermekten
ben olamamaktan korkuyorum
acilen ölmeliyim ben
insanlığım ölmeden
telaş mı yapıyorum yoksa
doktor neredesin
neden okudun 6 sene
beni bile tedavi edemeyeceksen
aids değilim ki ben
kanser de
insanlığımı kurtar
ya da
acilen öldür beni
gitmek istiyorum ben
nereye olursa olsun
zarar vermeden
bir başkasına
kendi cezamı vermeliyim
duydun mu doktor
anla beni lütfen
selim ışık gibi
bir dostum olsa beni anlar
ben selim ışık'ım deme doktor bana
oysan bile o zaman dostum değilsin
dostum olsan
anlardın değil mi
selim ışık değil mi?
nerdesin be irlanda....

insanlık acaba öldü mü yok ölmedi be kardeşim ben varım diyenlerin gözünü açmayı görev bildik vakfı tvsinin yayınını izlediniz
insanlık öldü telaş yapmayın lütfen!

duyuru ve 2film ve zırvalıklar

öncelikle kankam beni çok mutlu etti.kendisi blog açtı.
http://morphine-in-dusbahceleri.blogspot.com/
buyrun bir bakın.kendisi benden kat be kat be kat....be kat iyi yazar.
ama çok yazmaz.sorun orada.misal blogu açalı 1 hafta oldu aslında ama daha bugün benim zorumla yazdı.ilk yazısı yaz dendi için ilk defa yazılmış bir yazıdır.bu bile oha dedirtir adama bence.neyse efenim kankamdır seviniz derim.ben çok severim:)

onun dışında filmler:)





bu film on numara animasyon sevene tavsiye ederim ben çok sevdim.
ilerlemeye devam et dostum :)



bu da aynen sıfır :) başrol oyuncusuna olan sevgimle izlemiş bulundum.bulunmaz olaydım.bildiğin eski türk filmi senaryosunu almışlar daha güzel bir kadına uygulamışlar.bir anne ailesi için kötü yola düşüyor da bla da bla.geçiniz benle aynı hataya bulunmayınız lütfen.

ayrıca geçen gün okan bayülgene benzetildim sevinsem mi üzülsem mi bilemedim lan:)
neyse severim ben okanı.ama birilerine benzetilmeyi hiç sevmem bu çelişki arasında kaldım.

bir de bir de bugün bana araban yok mu senin dendi.bana lan ben fakirim beee.olcak iş mi?
arabam olsa benzin parası ne olacak.öğrencinin öğrencisi bir hayat yaşamaktayım ben.
ama zaten bu yaşlarda arabayı doğru bulmuyorum.kendin kazan kendin al olayı var.velhasıl zengin bir bebe olsam böyle düşünür müydüm bilinmez.zaten bu adam bile olmayabilirdim.belki de sadece bu adam olurdum ama arabam olurdu.zenginleri kötüleme eylemin de değilm yanlış anlaşılmaya.
neyse bir gün çok zengin olursam yazarım ne oldum ne olmadım iyi mi kötü mü:)
hatta yazmam lan parasıyla değil mi basarım parayı yaz kızım derim :P:P
şaka bi yana yaa
affedersin ama ben de para çoooook gibii :)
yersen ::)

ana bu arada 300 de geliyor :)

3 Eylül 2010 Cuma

ıt

işim yok diye üzülmemeli
her geçen gün
ölmek de bir iş
yaşam denen savaşta.

aynı başlık-1

şu dünyada para önemli
karşıtı söyleyemezsin
hatta en mühimi
ki sağlık bile para ile geliyor
neyse uzun lafın kısası
sırf bu yüzden bile
her birimiz gerizekalıyız
ilkçağ insanları kesinlikle daha zekiydi bizden
bunun üstüne
benim için
'para önemsizdir' demek de çağımızın en büyük yalanıdır demek görevdir.
not:bu şekilde yazmanın iyi yanı noktalama ile uğraşmamak :)


farkettim uzun bir konu aslında bu
sonra yazarın herhalde

2 Eylül 2010 Perşembe

saniye

onunla değil de başkasıyla konuşurken kendimi bir yalanı yaşıyor gibi hissediyorum.
sanki uyuşturucu kullandım ve uçtum gibi.
renkler birbirine girmiş,zaman yavaşlamış,sol tarafımda kalbim yok ama bir davul varmış gibi.yani yalan duygular için çarpan bir kalp.
onsuzken gerçeklikte değilim ben.tamamen sahte her şey.
arkadaşlar,oyunlar,rüzgar,aile.
her şey.sahte bir şey.adı konamayan.rüya gibi ama kabusa çeyrek bir yerde.
sevilmeyesi.ama yaşanılası intihara çeyrek bir yerde.
sahte olan bir şeyi zaten kim sever ki?
öldürüyor onsuzluk denen uyuşturucu beni yavaş yavaş.
şeyi düşünüyorum o yokken(yanımda olduğunu hissetmemek vs) olduğu zaman kime ne dersem diyeyim yalan.anneme seni seviyorum diyemiyorum misal.
hayatıma başkası da bu yüzden giremez.girmemeli.girmesin.giremez.
çünkü ne dersem diyeyeim yalan bir şey olur bunu biliyorum.
ben onu severken dostlarımı sevebiliyorum,ailemi sevebiliyorum
yaşama inanabiliyorum.iyi olmak için sebep bulabiliyorum.
ben onunlayken gerçeği yaşıyorum.
gerçek
mecaz anlamıyla değil
ana anlamıyla
tek
gerçek.
o benim biricik gerçeğim.
o benim alkolsüz halim.
yaşama saniye kalan ben.

neyse bu yazıya herhalde sempatiğimsin şarkısı yakışır.kafa güzel afola iyi geceler :)

yüzüğün kaderi

evde bomboş oturmaktayım.canım sıkılıyor gibi.müzüiği açmışım sakin bir ses,sevdiğim,tatlı ama uyku getirici.masama bakıyorum.en sevdiğim yüzük orada.kartal yüzüğüm.tahtadan.el emeği göz nuru.kim yaptı bilmedim hiç.hediye edildi sevdim.canım sıkılıyor gibi.yüzüğün baş kısmına bakıyorum.kırma kararı alıyorum.en sevdiğim yüzüğü kırma kararı alıyorum.başsız bir kartal kartal mıdır?kırık bir yüzük daha mı kötü olur gibi düşünceler geçiyor kafamdan.en sevdiğim yüzük için.bir elim gidiyor.biraz titrek o başı kırmaya.biraz kararlı engel tanımaz.diğer elim de engellemeye kararlı.kırılmasın istiyor yüzük.cevap veriyor başsız kartal değildir kartal.kırık bir yüzük daha kötü olur kesinlikle.hoş durmaz.ayrıca o bir hediye.ayrıca ve en önemlisi o en sevdiğin yüzük.belki en değer verdiğin madde.manevi yanının etkisi büyük diyor.aldırmıyor kırmaya giden sağ elim.haliyle engel olmak isteyen sol.belki tesadüftür.ama değil galiba.ben sağ elimi kullanırım.solak değilim.kırmak için sağ.belki de tesadüf solumla severim.kalp solda ya.ondan sol elim engel olmak istiyor.sağ gidiyor biraz titrek,sol engellemeye çabalıyor az titrek.yüzük sağ elimde,baş parmağım başı kırmak için zorluyor,sol elimse sağ elimi sıkıyor gücü azalsın diye.bense düşünüyorum bunları yazmayı sadece.ellerime bıraktım yüzüğün kaderini.ne kadar anlamlı oldu film ismi gibi yüzüğün kaderi.ama aslında sadece bir yüzük ve onun kırılıp kırılmayacağı hakkındaki minik geleceği ifade eden kelimelerin çiftleşmesi.yüzüğün kaderi.bu yazı için kırdı sağ elim o yüzüğü.
ama o kadar değil, değil.gerçekte sol elim sevgim daha fazla olduğundan yüzük hala yerinde duruyor.başardı engellemeye kararlı sol elim,biraz kararlı sağ elimi yenmeyi.
seviyorum ben kartal yüzüğümü.
bana hediye edilen yüzüğümü.
ilkokul 1.sınıftan beri gelen dostluğun bir simgesi.
beşiktaşın değil.
günaydın...
ve iyi geceler...

1 Eylül 2010 Çarşamba

eylüle ilk

herkes eylülü seviyor galiba.herkes eylüle özel yazıyor ben genel de her aya yazarım:) yazmayanlar da ne bileyim şarkı söylüyor,sadece seviyorum lan eylülü diyor.yani seviyor işte eylülü.belki sırf yaz sıcağından bunalmaktan.hafif kış geliyor ya:)ama çok da soğuk değil oh be daha ne olsun hesabı.
ben de severim eylül ayını ama en çok mart.doğum günümdendir belki de bilmiyorum.öylese egoistçe.ama itiraf ediyorum biraz egoist bir adamım.sevmiyorum tabi bu yönümü.ama egosuz insan yoktur.yaratılış meselesi veya seçilim.sen karar ver.belki bilmediğim bir şey.
bugün uzun zamandır ilk defa üşüdüm dışarıda.cidden sevindim lan.valla.böyle arkadaşlarla oturuyorduk terliyorduk filan.önce bir güzel yağmur yağdı ki çok severim çoğunluk gibi.sonra yağmur durunca rüzgar esmeye başladı esti esti filan üşüdük.sevindik.evet hocam üşüdük.örtmenin örtmenim.:)
neyse bak antidepresan ve alkol daha çok etkiliyor adamı bunu da anladım ben.bir de üzgünsen gün için daha fazla etkileyebiletesi oluyor.
üzgünlük zaten sarhoş olmanın anahtarıdır.

son söz
gerçekeler hayallerden doğar.
unutma

orta karar için
not:ben diyorsam doğrudur:P:P:P
:)
saçmalamaca gülmece

ölüsel

ölüme koşar adım gidiyorum
arkama bakmayı bırakarak
bari irlanda da öleyim istiyorum
gitmek üzere
istemekteyim
hoşçakal
aşk ve kan