31 Ekim 2010 Pazar

sorum var

ben hep önce ekmeğin içini yerim
saçma mı bi zevk mi ?
yoksa genel de zaten böyle de boşuna mı soruyorum :D

yas

unutulmayanın yası
ölüm yasından uzundur

30 Ekim 2010 Cumartesi

dj leon 2

en çok dinlediğim şarkı hatta benim şarkım budur abi:)


Kaçak - Ölünür De (Yüxexes Performans)
Yükleyen zapalizap. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.

Herksin değil bir tek senin yerin var
Geçmişimdeki iyi kötü anlarda yanımdaydın ya ne isterdim daha
Amaa...
Evet her güzel şeyin de bir sonu var
E tabi haklısn sen boğulmamak için gemiyi terketmen en doğru seçim ...

Görünürde nefes alıyor gibiyim
Görünürde gülüyor oladabilirm
Görünürde yasıor gibi dursamda içten ölünürdee...

Herkesin değil en çok senin payın war
ßu hayattan kopup ölü balık halimde
Son bir iyilik yap at beni denize

Görünürde nefes alıyor gibiyim
Görünürde gülüor 0ladabilirm
Görünürde yasıyor gibi dursamda içten ölünürde...

Ölünürde farkına varamaz insan
Ölünrde kopamaz bu dünyadan
Ölünürde yasayan sıradan biri gibi görünürde...

hediye

karadeniz fırtınam hediyeye de söyledim blogumu :)
seni seviyorum fırtınam :)

bizim Muhammed

benim kelimelerim gerçektir
yoktur içinde binbir masal
ya da geometrik dilimli pastalar
Muhammedin sözleri gibi
ama bizim mahalledeki Muhammed'ten bahsediyorum ben
uçurtmasına uçak çarpmıştı
ağlamıştı
kimse inanmamıştı
ama ben görmüştüm
doğruyu söylüyordu
bizim mahalledeki Muhammed
kimse ona inanmayınca da her zaman yalan söylemeye başladı
bir daha da ağlamadı
en azından ben görmedim
belki ezan okunurken ağlıyordur
ama ben duymadım
zaten benim sol kullağım da ezan okunurken duymaz
geçenlerde trene bindim
kara bir trene
tek başıma gittim bindim
vedalaşan insanlara baktım
diğer yolcular kime el sallıyorsa onlara el salladım ben de
çaldım onları
ben de hüzünle yolcu edilmeyi hakediyordum
ne de olsa sözlerim gerçek
sonra indim trenden
sevdiğime el salladım bu sefer
ama kara tren yoktu
masal bitti
gerçeğe hoşgeldiniz
hey
Muhammed ağlama yine ağlama
pastaları üçgen kesicem söz

rakı gibi

adını bilmiyordum
tam da sevemedim
rakı gibi bir şeydi
hem de sekti
ama mezesi acıydı
sevmem ben acıyı
onu da sevemedim
çıktım meyhaneden
gittim okuluma
okuyup adam olacağım
acısız mezeler alacağım
kazandığım her kuruşla


belki o zaman adını da sorarım

29 Ekim 2010 Cuma

sizceyi okumadıysan bunu okumana gerek yok...özür niyetinde bir duyuru bu.

sizce adlı yazıyı kaldırdım
sebebi öncelikle blog içeriğime uymadığı kanısında olmam
sonra çok net ifade edilemediğinden yazıyı kaldırma gereği duydum
iki kişi arasında bir tartışmanın ortasına sokmaya çalışmış gib oldum sizleri.saçma da oldu.zaten çokça da uzundu.
yanlış anlaşılabilir diye düşündüm.
ayrıca gereksiz bir konu galiba en azından blog için :)
kb hatta özür dilerim

ne bu resmiyet oldum anasını satayım.sıkıcı oldu bu farkındayım:)
bu resmiyet için de ayrıca özür dilerim :)

26 Ekim 2010 Salı

kemal sunal




öldüğü zaman ağlamıştım.bilmiyorum daha önce böyle bir yazı yazdım mı? ama yine duygusala bağladım.çok severdim.küçüklüğümde bütün filmlerini izledim.hala da en çok onun filmlerini izlerim.türk sineması dediğinizde aklıma en başta kemal sunal gelir.zaman kavramı yoktur bu çağrışımda.
ne muhteşem bir adamdı.
ve şu videodaki asalete bakın.konuşmadaki güzelliğe.saygı duymamak namümkün.
işte bazen sırf bu sebeple bile cennetin varlığına inanıyorum.inanayım ki olsun,olsun ki kemal sunal gibi bir ruh sonsuzlukta en güzel şekilde yaşasın.

son olarak

25 Ekim 2010 Pazartesi

beyoğlunun gözleri

güzel gözler görmek ömre bedeldir
iranlıların gözleri özellikle çokça güzeldir
bitabi iranlılarla sınırlı değil farkındayız
ama iranlı da bir başka
olmuştu çocukken
az buçuk hatırlarım
nasıl etkilendiysem o gözlerden
herkese anlatırım
çarşaflı bir kadındı
simsiyah çarşafları içinde
sadece mavi gözleri gözükmekteydi
iranlı olduğunu anlamamak imkansızdı
uzundu da ya da ben çocuktum sadece
beyoğlunda görmüştüm onu
o gün bugün ne yalan söyleyeyim
güzel göz dendiğinde
aklıma o çarşaflı kadın gelir
beyoğlu
çarşaf
iran
mavi
göz
bir arada güzel olan kelimeler oldu
o kadın sayesinde
teşekkürler
gerçekten canı gönülden :D
keşke okusa
ama imkansıza yakın bu isteğim değil mi?
ama ama derim buna ben
o gözleri bi daha görsem tanırım o kadını
bu yüzden imkansıza yakın dedim :D
saygılar iyi geceler

barbarizm

iki erkek bir kavga sayesinde yakınlaşır
ve
yine aynı iki erkek bir kadın yüzünden düşman olur
garip
ama
doğru
hayatın anahtar kurallarından biri
barbarizm ölmedi ölemez de
:D

24 Ekim 2010 Pazar

ilk sarhoşluk

olmuyor aq olmuyor işte
kafam yeterince iyi olmuyor artık
ne yapmam lazım söylesenize
unutmak için
zamanı hissetmemek için ne yapmam lazım
içmek bukowskinin deyimi ile
her gün tekrarlanan intihar çeşidi çok yavaş
bir boka da yaramıyor
yeter
yeter ve ye ter
bana bir şey verin
ilk sarhoş olduğum günkü gibi uçmak istiyorum ben
ah o gün ne kadar mutluydum
hem de o mide bulantısına rağmen
ergen bünyemdeki dertlerime rağmen
ah o gün ne sevinçliydim
tanrım sanki bana ninni okuyordu
arkadaşlarım bağrış çağrışları içinde
ah o gün ne kadar bendim
ne kadar maskesizdim ben
gerdek gecesinin çıplaklığını ruhumda yaşıyordum
dünyayı az da olsa sevmiştim ben
ah o gün ah o gün
dilime tekerleme olan
masal gün
ne kadar özledim ilk sarhoşluğumu
bana gerin verin ilk sarhoşluğumu
alkol demeyin
olmaz
fazlası lazım bana
yeter
yeter ye ter
ilk sarhoşluk ilk öpücük gibidir bunu biliyor muydun
ya da farketmiş miydin o gün
ah o gün
kafana takma fark edemediysen
zaten bir çok insan da ilk öpücüğün önemini fark etmez
ya da benim gibi
ilk öpücüğün önemini anlamaz
ilk sarhoşluğun değerni anlar
tam tersi de ihtimal dahilindedir
bu konu bütünlüğü olmayan yazının sonucuna dönmek gerekse
bana ilk sarhoşluğumu verin
ve eğer cennet varsa
orada sonsuz bir çakır keyf yaşayacağız bence
eğer varsa cennet

sıfat

ah ne kötüdür insanlık adına
bazıları hatta pek çokçaları
yalnızlığı hissedince
kitaplara sığınıyor
işte kitabın tanrısal sıfatı da buradan doğuyor...

?

belki de
nefret
sevginin
g noktasıdır

ben kadınım çocuğum

kadınıma asla çocuğumun annesi gözüyle bakamam ben
ben çocuğuma kadınımın ya da aşkımızın çocuğu gözüyle bakabilirim
kadınımı çocuğum yüzünden sevmek yerine
çocuğumu kadınım yüzünden severim
kadınımı da çocuğum yüzünden daha çok severim
doğrusu da budur kanımca

ayrıca yüzünden anlatım bozukluğudur
sayesinde olması lazım
ama yüzünden daha güzel bir kelime :)

23 Ekim 2010 Cumartesi

el ve de da

donuk bir yüzde
hatta bir cesetin yüzünde
olan o güzelim gülümsemle
gözümden hissetirmeden akan yaşlarşa
bakıyorum karşıya

hem de boş boş gözlerle
sadece boş bakıyorum
düşünmeden ölmenin hazzında
akan kanın kokusunda
nefesinin enseme fısıldayışında

son kez atıyor kalbim senin için
yeşilden bir odanın
yeşilden dumannında
son kez atıyor kalbim senin için
rüzgarla esen saçının kokusu için
soğuk bir gündeki çay gibi
insanın içini ısıtan sevgin için

el


vede

da

22 Ekim 2010 Cuma

umut

hayatım boyunca istediğim hiç bir şey istediğim an olmadı.
hep uğraşmam gerekti.tamam hayatta uğraşmadan bir şey elde edilmez ona lafım yok.ama her şeyinde bir sınırı olmalı.herkese bakıyorum da istediği şeyler daha kolay oluyor.haketme meselesi mi acaba? bilemedim.
bu paragraf iyi kısımdı...
kötü kısımsa şu ben ne zaman bir şey için yapmam gerekeni yapsam sonra işimi umut duygusuna bıraksam,hep ama hep üzüldüm.umut kadar haince bir duygu tatmadım.aşkta da umut vardır.tavsiye edilmez bu yüzden...
sonuç 10 şey istersem 9 u olmaz 1ide kırk yılda bir olur
sonuç bu yazı için daha güzel bir şeyler umut etmiştim ama bak olmadı.:)
saygılar efendim...
şanssız sokak köpeğiniz leon :)

32

32yi de severim 23 den dolayı :)

ağıt

yakıyorum işte her şeyi yazdığım bu eşsiz kağıdı
yakarıyorum gönlümün ateşiyle yanan bu ağıdı
ismi sen olan aşkın duyulmamıştı ya adı sanı
işte şahit oluyor herkes bu aşkın son anına
yokluğunda dünyadan büyük olan ölümün şanına
elveda sevgilim ve elveda en güzel rüyamın başına

21 Ekim 2010 Perşembe

her işte bir hayır vardır

hayatımızda çokça özgür değilizdir
ölüm hakkımız var mı o bile tartışma konusudur
hem kendimizle hem toplumla ya da sadece sevdiklerimizle
ama ölüm özgürlüğümüz çokça yoktur
bu yüzden başta çok düşünürsün intihar etmeyi
ve eğer bunu deneyebilirsen
bil ki
intihar etmenin de güzel yanları vardır
eğer beceremez, galip gelemezsen hayata karşı
hatta berabere kalırsanız bile
ya da bir şekilde kader sana engel olursa
unutma
artık hayatının sonuna kadar özgür kalırsın
istediğin her şeyi istediğin an yapabilirsin
belki tekrar intiharı bile deneyebilirsin
ve bu sefer her şey senin elindedir
sadece istemen yeter
ama ne yaparsan yap içinde daimi bir huzur olur
haklı olmanın huzuru
bu yüzden de her işte bir hayır vardır

20 Ekim 2010 Çarşamba

yağmur

sonumuz bir masal
cennetin ışığı ile ısınan
cehennemde biten
belki yarın yağmur yağar
kim bilir nerden
ellerini uzatır mısın
çok geçmeden zaman
yoksa yine gider misin
arkana bakmadan
evet yağmur yağar
elbette gözyaşlarımdan
çünkü arkana bile bakmadın
cennetin ışığı da söndü zaten
meğersem cehennem değilmiş alevden
daha kötüsüymüş
sensizlik selinde
boğulmakmış her sansan
peki bizim sonumuzun başlangıcı nerede?
of tamam boşver aman
bitsin bu sonsuz zaman
belki o zaman sevmem ben de seni

19 Ekim 2010 Salı

duyuru 78623

http://loveandgreenfairy.blogspot.com/2010/10/gunce.html

bunu bugün yne okudum çok hata yapmışım güzelce düzelttim :)
okumak gereksiz olabilir haliyle 3.düzeltimiş mi ne neyse işte sinir oluyorum kendime ondan düzelttim duyurusunu yapayım dedim.

yazıdaki her şey hayal ürünüdür saygılarımla.

günübirliksel

hayatta beni en çok etkileyen şeyin iyilik olduğuna kanaat getirdim.
bu cümlede aslında derin anlamlar var.düşünmeye davet eden...
ya da ben saçmalıyorum anlam yüklemek mantıksız.ama söylediğim şey kesinlikle genellenemeycek bir şey....anlayana

ha bir de bugün fala inandım lan. :S denilen şeyler aynı gün çıkınca bir şok geçirdim.
nese anlık bir inançtı zaten:)

bakış açısı 012223

sadece bakış açısı olması şartıyla

insanların hepsi kötü sadece ben iyiyim dediğim zaman
benim adım deli oluyor
ama tanrı insanların hepsi kötü ben iyiyim dediğinde
ona tapılıyor

kaynak:yüce tanrı,bağışlama konusunda sonsuzluk,iyiliğin kaynağı vb insanca sıfatlar.... hepinizin tapacağı...vsvs

ısrarlı not:bunlar sadece bakış açısıdır.daha fazlası değil.sadece bir bakış.doğru yanlış vs demek yoktur.tam tersini de yapabilitem var .) yaparım neden çünkü severim bu olayı.ama inanın bu insanı çok kötü etkiliyor :(

bakış açısı 01123

bir bakış açısı olmak şartıyla sadece

eğer tanrı varsa biz yokuz demektir
çünkü sadece tanrının nefesleriyiz demektir
bir çeşit karbondioksit
belki de adı tankarbondioksitırı olmalı


kaynak:din kitaplarından her birinize nefesimi üfledim.
gibi bir ayet vardı.tam hatırlayamadım afola :(

laf olsun

aşk için bir tanımsa
laf olsun diye
aşk demesi kolay olmayandır.

18 Ekim 2010 Pazartesi

turuncu tel

boğazım kanıyor nefesimden kan geliyor
kulaklarımdan kan akıyor
gözlerimin rengi kan
tutkum kan
gecenin lanetli vampiriyim
ama bir o kadar da insanca yaşayanım
kıyamıyorum kimseye lanet olmaya
sadece kendime acı veriyorum
sevdiklerime işkence yaparak hayatı
zindanı mahpus elleri kolları kelepçeli
gelecekteki bebeği yemek tabağında olan
günah asasının ucuyla işaret edilenim
siz insanlara ibret olayım diye yaratılanım
tanrının turuncu saç teli parmağımda düğüm
sırf ne diye yaratıldığımı unutmayayım diye
eğer unutursam sizlerin canı yanar diye
o turuncu tele aşık olmuşum ben
ulaşılmaz aşkın acısını çekiyorum
ama yeter artık acıyın bana
gerçekten
yalvarırım
kan olun bana içimdeki kandan çok
sizler adına ben feda olmayayım
bir kezcik de
siz benim adıma feda olun

en azından bir düşünün
lütfen

16 Ekim 2010 Cumartesi

hayat dersi 123

net söylüyorum üniversite bırakmak ne olursa olsun stresli bir iş arkadaş.hele ucunda ankaradan kopma ihtimali de varsa inan çok stres oluyorsun.şu an elimden gelenin fazlasıyla ders çalışıyorsam tek nedeni inan bana bu :)
pek tavsiye etmem yani üni bırakmayı bu yüzden.git çalış kas ilk senende istediğin BÖLÜM ve üniye gir.(önemli olanlar büyük harfle yazılmış olup önemli ama önemi bir ölçüde sana bağlı olanlar küçük harfle yazılmıştır.bunu belirtmeyi bir borç bildim teşekkürler okumak zahmetine katlandığın için :) )

ankara sevgisi öyle lan

ankarayı sevme nedenlerimden biri:
ankaraya öyle kolay kolay şiir yazılmaz
güzel bir resim de çizemezsin
çok güzel bir ankara şarkısı da yok
kısaca ankaraya sevgini anlatamazsın
hatta sevgini diğerlerine de anlatamazsın
seni sadece ankarayı sevenler anlar
yani ankarayı sevmek başlı başına özeldir
ve bu özel sevgi tek bir şekilde ifade bulur
seni seviyorumdur o da.
yazı burda bitmeli fark ettim ama
devam edesim var
hatta seni seviyorumu başka dillerde söylemenin de anlamı yoktur
ankara için
diyeceksen ankaranın dilinden diyeceksin seni seviyorumu
hani bir kıza her dil de seni seviyorum dersen mutlu olabilitesi var ya
ankara böyle değildir işte nazlıdır,idealisttir,prensipleri varıdr
anlar fransızcayı da ruscayı da ama kendinden ödün vermek istemez
öyledir işte ankara sevgisi
ve belki dikkat etmediysen diye yinelemekteyim
ankarayı sevmek anlatılmaz!!!
ha başlığı kaçırmayalım
işte lan öyle lan :):P

bairu

bil ki içmeye mealimiz ne dertten ne de tasadan
el etme göz etme bize, kaldırma rakımızı masadan
anla bizi, sevincimize ol sen de ortak canı gönülden
hayata aşkla bakalım, neşeyle içelim tek masandan
aramızda ne olsun bir din ne de olsun bir ahlak
sadece olsun aşkı gönül, sohbetler kopsun candan

itiraf.com

bir itiraftır kaleme aldığım her sözcük
benim hayatımda her gün ayrı bir kayıp
her kazancımsa varoluşum adına yokluk
itiraf ediyorum ben hayatımı sevmiyoerum
bu yüzden ne zaman iyi gitse mahvediyorum
en güzel resimleri yırtıyorum
en güzel yazıları yakıyorum
en güzel gülüşlerimde ağlıyorum
fırtınada göneşlenip
güneşte paltoyla geziyorum
denize girmiyorum
yüksekten korktuğum halde yükseklere çıkıyorum
eğer güzel bir pasta yediysem
kusuyorum kusuyorum
itiraflarımda bile kafiye tutturmuyorum
veya da bütünlük kurmuyorum
ben hayatını mahvetmekten zevk alanlardanım
eğer güzel bir dostluk varsa
keyfle içine ediyorum
aşk varsa acı tarafından tutunuyorum
ölmek isteyip benim için daha iyi olur diye
evet daha iyi olacağından eminim
yaşıyorum
hayatım ne zaman düzene girse raydan çıkartıyorum
yine yine ve yine
zaman şartlar önemsiz
itiraf ediyorum
ben kaybetmeye aşık bri adamım
kaybetmeye meailm sadece bir aşk
varoluşum sadece bir kayboluş
hadi doldurun kadehleri içelim
yokoluşumuza varlıklarımızla

15 Ekim 2010 Cuma

ayyaş leon

bilir misiniz bilmem ama rakıyı da şaraba katak mı diye şarkı sözü var.ibrahim tatlıses şarkısıdır:) düşünmekteyim denesem mi acaba rakı-şarap birlikte.güzel olur mu ? tadı güzel olmazsa kafası nasıl olur? su yerine şarap koymak rakıya ihanet olur mu? yoksa aslında bu zaten yapılan bir şey de ben mi bilmiyorum.bilmiyorsam bu nasıl olur?kıyamet mi geliyor diyecek arkadaş sayım kaç? bir şarkı sözü nelere yol açıyor yarabbim!nese en kısa zaman da deyeceğim.ama rakıya yazık olmasın diye burgaz rakı,şaraba da yazık olmasın diye doluca(doluca şaraba şarap diyen zihniyete karşıyım ulan)nese denedikten sonra yazarım,şu an ki engeller parasızlık ve de bunu deneyek lan diyecek bir deli zihniyetin eksikliği :)
saygılarımla efendim.


not:denemek istediğiniz ama deneyemediğiniz,nasıl oluyooo laaa diye merak ettiğiniz bir şey varsa-içkiyle alakalı-mutlaka bana iletin denerim zevkle :)

14 Ekim 2010 Perşembe

serseri

bizler hayatın serseri köşesinden tutunanlarız
bizim için düzen köşesi en uzak
huzur desen nerde olduğu dahi meçhul
bizler yani sizin uzağınızdakiler
tanrının günahlarıyız
tanrının şeytana uyduğu anız
çocuk sahibi olmak istediği anız
tek hatalı düşüncesiyiz
ve sonuçta
dünyaya günah olarak serpildik
çünkü tarnının ruh eşini biz öldürdük
doğumda öldürdük doğumda doğum günü sonsuzda
ve tanrı bizden dolayı yalnız
ve bizden dolayı tanrı mutsuz
ve adımızı günah koydu
siz sevapların başına bela olalım diye
kendisi mutsuzsa herkes mutsuz olsun diye
içimizde sevgisizlik oyuğu var
nefretle doldurulmuş üstüne kan dökülmüş
bu haldeyken başka ne tarafıntan tutunmamızı beklerdiniz
hayat denen resim kağıdına
ne renk olmamızı beklerdiniz bu tabloda
lila değil ya
elbette olacaktık siyah
ne de olsa adımız günah
biz yanması gerekenler
sizlerse yaş olanlar
ama kusura bakmayın
tek başımıza yanamayız
kısacası kardeşlerim
bizimle birlikte
yanarken bunları unutmayın
saygılar




daha önce yine aynı konulu daha kısa ve belki farklı şeyler yazmışlığım oldu.ama aklıma geldi yazayım dedim.keyf benim değil mi ? :) yazdım bu yüzden
sevgiler :)

12 Ekim 2010 Salı

yalnızlık ve ben

ver elini artık yalnızlığım
hadi gidelim
nereye mi ?
sormasaydın keşke ben de bilmyiyorum
bak o yolda diğerleri var
onlar da yanlızlığını yanlarına almışlar
gel onları takip edelim
ama onlar ölüme mi gidiyor?
nerden biliyorsun
aman boşver gel gidelim işte
ha yaşam yolu ha ölüm
ne fark var arada
gözle görülecek kadar
hadi gidelim
bak belki
ölen köepğimi buluruz yolda
onu çok özledim ben
küçükken ona kötü de davranmıştım
ağlamıştım sonra
özrümü de hemen kabuletmişti
insan gibi değildi yani
daha insanca bir köpekti o
evet evet yalnızlığım hadi gidelim
daha iyi bir yol galiba
diğerlerinin gittiği
peki biz yalnız diğerleri de yalnızsa
neden paylaşmıyoruz yalnızlığımızı mı dedin?
güzel soru
bunu cevaplarsam elimi tutacak mısın
gidecek miyiz yoldan?
evet söz veriyorum sahibim mi?
tamam yalnızlığım o zaman
cevap veriyorum
çünkü yalnızlıklarımız hepimiz için en değerlisi
paylaşamayacağımız kadar özel
paylaşamayacağımız kadar gizli
ve sevdiğimiz şeyleri kıskanırız
ve tabii kendimizi belli etmemek için
sevdiklerimizi kötüleriz
ve eğer bu sevdiğimiz şey yalnızlıksa
onu sadece ölümle kötüleyebiliriz
başka hiç bir şeyle değil
anladın mı beni
evet
evet anladım
haklısın da
tamam o zaman yolu boşver
ben kısa bir yol biliyorum sahip mi dedn?
gerçekten mi ?
evet evet bak asansör var burda
direk cehennemin en dibine
yalnızlar yalnızı
orada
mı dedin şimdi de?
bak merak ettim
kim peki o ?
delinin teki
hangi deli?
çocuk ayrıca
hangi çocuk söylesene artık emir veriyorum
adı tanrı olan çocuk.
mu dedin?

dj leon :P

son bir haftadır dinlediğim müzikler bunlar.beğenirsiniz umarım :) bu aralar sınava çalışmaktan fazla yazamıyorum fark etmişsinizdir.çünkü kafam bulandı sorularla.ayrıca pek kitap okuyamıyorum boş zamanım içmeye gidiyor.evet içmek daha önemli benim için :) neyse işte bunlar da gerek tvde çaldığından gerek benim insiyatifimle açtığım müzikler.

tvde her çıktığında testi bırakıp dinlediğim şarkı kendisi.kızın sesi güzel abi saygı duymalı :)


Airplanes ft. Hayley Williams of Paramore OFFÄ°CÄ°AL VÄ°DEO
Yükleyen serkan_simsek_752. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.


eğer klip orjinalse gerçekten eğlenceli bir klip olduğundan tebrik edilmeli.şarkı da kendi tarzında fena değil kanımca.


Mike Posner - "Cooler Than Me"
Yükleyen Mplay. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.

bu grup galiba yeni.çıkalı ne zaman oldu bilmiyorum.şarkıyı çok sevmedim.ama klip ve sound çok avrupalı değil mi? biraz bizim ülke standartını aşmışlar gibi geldi.ayrıca şu son dönemde istanbula çok şarkı yapıldı kanımca en güzeli bu:)


Bon Mod - "Stanbul"
Yükleyen musicplay. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.


tek kelime:mükemmel vsvb


Ya�ar Kurt - Anne
Yükleyen musicplay. - DiÄ�er müzik videolarına göz atın.


işte gerçek eğlence ise bu adamlarda vardır.gogol konseri olsa da gitse dediğim ki ben açıkcası böyle konser manyağı değilimdir.olursa olur olmazsa olmaz ama gogol ender konseri olsun da tek başıma dahi giderim dediğim gruplardandır.bir diğeri de faithless ki onlar bir numaradır benim için :)


Gogol Bordello - Immigraniada We Comin Rougher (new clip)
Yükleyen Myspace_Greece. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.


sevdim nedense bu elemanları ben.klipte hoş kanımca:)


KURNAZ - Muhtaç Etme
Yükleyen grupkurnaz. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.


işte benim şarkım da budur arkadaş.türk gruplarda en çok sevdiğim reddtir.ezbere bildiğim tek şarkı da budur.konserinde kendimi kaybetmişliğim de var bu şarkıyla.bir şişe şarap yanında iyi gider.kalita şartıyla :)


Redd - Mutlu Olmak Ä°çin
Yükleyen terminant. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaÅ�ayın!

şu link koyma olayını bilmiyorum afola...ama bu şarkı işte mükemmel film müzikleriden bence.severip ama severip yani :P iyi dinlemeler :)

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/2518/asansor-soundtrack---yoncalodi

11 Ekim 2010 Pazartesi

kısa kısa

acıyı sevmeyip acı yemek işte benim yaptığım
ve kesinlikle zevk almıyorum
tek amacım tok olmak
al sana yemek yemekten hayatı çıkarmak


kısa kısa dersek
başka bir şeyler daha
ben bu dünyadaki en iğrenç insan familyasına üyeymişim gibi geliyor
sevmiyorum kendimi
lanet olsun


kısa kısa devam dersek
farkettim ki ben böyle sorunlu insanları daha çok seviyorum
arkadaş olsun aşk olsun farketmiyor
misal annesi babası ayrı kızlar
ya da kendinden sorunlu kızlar
daha bir ilgimi çekiyor
tesadüf mü algıda seçicilik mi bilmiyorum
her iki durumunda da neden diye soruyorum kendime


kısa kısaya son dersek
new york da beş minare kesinlikle görülmesi gereken bir film derim bir daha
ve sevgiyle kal sevgili okuyucu sıfatlı dost :)

10 Ekim 2010 Pazar

uçuş

dün uçtuğumu hissettim
daha ne olsun :)


boğazdan atlamak da bu yüzden güzel olabilir
son an uçuyorsun ve denize dalıyorsun
ilk bakışta kulağa hoş geldiğini kabul etmek lazım :)

9 Ekim 2010 Cumartesi

MİM 2

http://loveandgreenfairy.blogspot.com/2010/08/mim.html

yine mimlenmişim.daha önce zaten mim olduğum bir konu olduğu için sadece link koydum.

ve not:göğebakmadurağı daha önce ben seni mimlemiştim zaten:) ama o sıra izleyicim değildin ondan görmedin.umarım okumak hoşuna gider:)

her zaman mutlu olman dileği ile :)

7 Ekim 2010 Perşembe

dr




bu filmi bilmeyen yoktur sanırım.heath ledger'ın son filmi :) sırf buyüzden bile izlenebilir.üstüne filmin masal gibi olduğunu ve diğer oyuncularında harika olduğunu duyarsak izlememek ayıp olur:) ben çok sevdim bu filmi masalları severim sonuçta.güzel bir dünya yaratılmış filmde.ne de olsa rüyalar hizmetinde yönetmenin.
bu arada kız çok güzel:P
saygılarımla

6 Ekim 2010 Çarşamba

torunlarımız evlenirken

yok lan ne dersem diyeyim ne yaşarsam yaşayım
kanıma işlemişsin sen
her lafım yalan
aldığım nefes yalan
demiştim ya bi kere
bikem bir intihar benimkisi diye
evet aynen devam
zaten bir ceset canlanmaz
canlansa da zombiden ne olur ki?
olmaz bir halt, düşünme fazla.
kısacası
kanıma işlemişsin lan
lan dedim lan olacak iş mi?
neyse ya ben alışkınım buna
peki dünya?
peki sen ?
misal 50 yıl sonra
bir davetiyede karşılaşınca
senle ben tango yaparken
evet hala sen dediğimde
ne yapacaksın çok merak ediyorum ?
ağlayacak mısın?
gülecek misin?
yoksa ikisi bir arada mı?
mutluluğu hiç tadamadım bir daha
şimdi olduğu gibi dediğimde
ne yapacaksın?
eziyetine gülecek misin?
konuşacak mı şeytan senin arkandan da benimle?
belki de şeytan sensin ha :?
olsun
yine yeniden gene gineden sana aşığım ben
ülke olan gineden...
öyle ki tangomuzda yine seni öpeceğim
belki torunlarının karşısında
belki de belki de bizim evlenen torunlarımız karşısında
evet ben de evlendim
mutsuzdum
ama mutsuzluğumu paylaşmadım kimseyle
yalnız kalamadım
saydım karşımdakini
sever gibi yaptım br başksını
ama içten içe hep seni bildi o
kabullendi beni böyle
yoksa evlenmezdi belki ileri de benimle
biz son tangomuzu yaparken
ben seni son kez öperken
herkesin ortasında
herkesin şokunun
dehşetinin içinde
romantik müzik olarak kalplerimiz çalarken
işte sen böyle işlemişsin kanıma
belki güleceksin ama
gerçek bu sadece
öpüşmemiz bittiğinde ise müzik bitecek
çünkü be güzelim, çünkü
ben artık çok yaşlıyım
kalp mi dayanır sana
torunlarımız evlenirken salonda :)

nazımdan a

ilk okuduğum nazım şiiridir bu paylaştığım.yaşım küçüktü hatırlamıyorum.annemle babamın başucu kitabıydı.kerem gibi.eski basım.kitap eskinin kokusuna sahip.anı dolu.harbiden kitap yani.kitabı elime aldım.kıvrılmış sayfasını açtım.kanımca babam kıvırmıştı bilemem pek fazla.
neyse efendim ben anımı bitereyim ilk nazım şiirim işte ve belki de en sevdiğim benim:)

FAKİR BİR ŞİMAL KİLİSESİNDE
ŞEYTAN İLE RAHİBİN MACERASI

İlkönce yağmurla
sonra birdenbire açan güneşle başlamıştı sabah.
Henüz ıslaktı asfaltın solundaki tarla.
Harp esirleri çoktan iş başındaydılar.
Topraktan nefret duyarak
— halbuki köylüydü birçoğu —
tıraşlı ve korkak
çapalıyorlardı patatesleri.
Suluboya, solgun resimleri hatırlatıyordu insana
köy kilisesinden gelen çan sesleri.


Pazardı.
Kilisede erkeklerin hepsi ihtiyardı
kadınların değil,
içlerinde büyük memeli kızlar,
ve sarı saçlarına ak düşmemiş anneler vardı.
Maviydi gözleri.
Başları önde,
kalın, kırmızı ve harap parmaklarına bakıyorlardı.
Terliydiler.
Haşlanmış lahanayla günlük kokuyordu.
Kürsüde muhterem peder
«beyannameyi» okuyordu,
— gözlerini gizleyerek —.

Renkliydi pencere camlarından biri.
Bu camdan içeri giren güneş
duruyordu genç bir kadının bembeyaz ensesinde
eski bir kan lekesi gibi.
Ve hiçbir zaman
doğurmamış olan
göğüssüz ve kalçasız bir Meryem'in kucağında bir çocuk :
başı öyle büyük
o kadar inceydi ki kıvrılmış bacakları
hazin ve korkunçtu.
Önlerinde kandil yanıyordu
eski
sert
ve boyalı tahtayı aydınlatıp...

İki adam boyundaydı tahta heykel.
Şeytan saklanmıştı arkasına
— kaşları çekik, sakalı sivri,
Mefistofeles olması muhtemel,—-
ve âlim bir tebessümle
dinliyordu muhterem pederi.
«— Avrupa'nın bekası,
(okuyordu beyannameyi muhterem peder)
Avrupa'nın bekası için harbediyoruz.»

Dinliyordu Şeytan
sivri sakalında keder
ve âsi ve selîm aklına
dayanılmaz bir ağrı vermekteydi yalan.

Okuyordu rahip :
«— Avrupa milletleri el ele verip
harbediyoruz,
ve mutlak imha edeceğiz
medeniyet için tahripçi bir unsuru.»

Şeytan bir parça yana itti Meryem'in heykelini
ve havada sihirle efsun alâmetleri daireler çevirip
kaldırdı elini
rahibe doğru
— etsizdi, uzundu bu el,
hakikat gibi, kemikli ve kuru —.

Ve ne olduysa o anda oldu işte.
Renkli camın altındaki kadın
çırılçıplak göründü kıpkırmızı güneşte.
Memeleri ağırdı
ve sarı ipek gibi parlıyordu karnının altında tüyler.
Düşürdü kâadı muhterem peder
ve Şeytan'ın iğvasıyla hakikati bağırdı :
«— Karşı koymak günü geldi en büyük tehlikeye.
Harbediyoruz,
fuhşun bekası için,
kerhane kapıları kapanmasın diye.
Ve sen orda, arkada
içinde beyaz entarisinin
bir erkek çocuğu gibi duran,
sen orospu olacaksın kızım.
Sana firengi ve belsoğukluğu verecekler
büyük şehirlerimizden birinde.
Baban dönmeyecek
Yatıyor şimdi yüzükoyun
çok uzak bir toprağın üzerinde.
Şimdi kan içindedir
etli, kalın kulaklar
ve ince kollarının dolandığı boyun.
Yattığı yerde yalnız değil.
Hareketsiz duran tanklarla, terk edilmiş toplar sahada.

Kendi sesinden ürkerek
sustu rahip.
Orda, arkada, beyazlı kız ağlıyordu.
Kadife ceketli bir erkek
— ihtiyar orman bekçisi civar çiftliğin —
bir şeyler söylemek istedi.
Sivri sakalını kaşıdı Şeytan,
rahibe : «Devam et,» — dedi.
Ve muhterem peder
başladı tekrar konuşmaya :
«— Harbediyoruz :
pazar ve mal nizamının bekası için.
Kömür, lâstik ve kereste,
ve kendi değerinden fazla yaratan iş kuvveti
satılmalıdır.
Patiska, benzin
buğday, patates, domuz eti
ve taze gümrah bir sesin içindeki cennet
satılmalıdır.
Güneşli bahçesi ve resimli kitapları çocukluğun
ve ihtiyarlığın emniyeti
satılmalıdır.

Şan, şeref ve saadet,
ve
kuru kahve
topyekun pazar malı olup
tartılıp, ölçülüp, biçilip satılmalıdır.
Harbediyoruz :
harbi bitirdiğimiz zaman
aç, işsiz ve sakat
— harp madalyasıyla fakat —
köprü altında yatılmalıdır...»

Yine sustu muhterem peder.
Şeytan emretti yine :
«— Naklet onun macerasını,
o ne idi, ne oldu, anlat...»

Ve anlattı rahip :
«— Onu hepiniz hatırlarsınız,
toprağın içindeki bir patates tohumu gibi
fakir,
çalışkan
ve neşesiz geçti çocukluğu

Sonra uyandı birdenbire
on yedi yaşına doğru.
Yine fakirdi, çalışkandı.
Fakat aylarca gidip
bulutsuz bir denizde
altında sönük yelkenlerin
sanki çok sıcak bir sabah ufukta apansızın
yeni bir dünya keşfeder gibi buldu neşeyi...
Mahallede sesi en güzel olan insandı
ve en güzel mandolin çalan.
Hatırlıyorsunuz değil mi
size doğru gelen dostluğunu kocaman, kırmızı elinin
ve mavi kurdelesini
mandolininin?..
İçinizde kimin kalbini kırdı,
kime yalan söyledi,
sarhoş olduğu vaki midir,
ve kiminle dövüştü?
Çocuklara saygısını
ve ihtiyarlara şefkatini inkâr edebilir miyiz?
Belki biraz kalın kafalı
fakat kalbi bir balık yavrusu gibi temiz
onu geçen sene harbe gönderdik.
Şimdi gerilerinde cephenin
işgal altındaki bir köyün odasındadır.
Baygın bir kadının ırzına geçmekle meşgul
bir tahta masanın üzerinde.

Beli çıplak
pantolunu dizlerinde
başında miğfer
ve ayaklarında kısa, kalın çizmeler.
Yerde iki çocuk ölüsü yatıyordu
direkte bağlı bir erkek.
Dışarda yağmur yağıyor
ve uzaktan uzağa motor sesleri.
Kadını masadan yere iterek
doğrulup çekti pantolonunu...
Halbuki hepiniz hatırlarsınız onu,
hatırlıyorsunuz değil mi
size doğru gelen dostluğunu kocaman, kırmızı elinin
ve mavi kurdelesini
mandolininin?»

Yine birdenbire sustu muhterem peder.
(Susabilmek bir hünerdir
insanın ağzından çıkan sözler
kendine ait olmazsa.)
Fakat tahta Meryem'in arkasından
yine emretti Şeytan :
«— Rahip, devam et,» — dedi.

Ve devam etti rahip :
«— Harbediyoruz.
Çalıştırılan insan yığınları
birbirine devrederek zinciri,
karanlık ve ağır,
beton künklerin içinde akmalıdır.
Ve sen kocakarı
— ön safta, solda, diz çöküp
yüzü eski bir kâat gibi buruşuk olan —
seni temin ederim ki
kilise kapısında oynayan torunun
— beş yaşında,
başı altın bir top gibi yuvarlak —
dedesi,
senin kocan,
babası,
senin oğlun
ve komşuların gibi
kömür ocaklarında çalışacak.
Hiçbir şeyi
ümit etmemeyi
öğrensin.
Bu maksatla
uçuyor bombardıman birliklerimiz
tasavvur edilmeyecek kadar çok ölüm taşıyıp
iki gergin kanatla

Ve motorlarına benzinle beraber
belki bir parça keder dolarak
(öldürenlerde tevehhüm edilen keder gibi bir şey),
uçuyor av kuvvetleri himayesinde olarak
bombardıman birliklerimiz
birbiri ardından giden dalgalar halinde...
Harbediyoruz :
öldürdüklerimizin sayısı
— bizden ve onlardan
aralarında meme çocukları da var —
şimdilik
beş altı milyon kadar.
Harbediyoruz :
kundak bezinin çeşidiyle belli olmalı herkesin yeri.
Harbediyoruz :
parlasın edebiyen diye sabah güneşlerinde
hapisane demirleri...»

Hakikat çok taraflıdır.
Fakir bir Şimal kilisesinde
— Şeytan'ın iğvasıyla da olsa —
fakir bir papaz
onu o kadar uzun anlatamaz.
İnzibat kuvvetleri aldı haberi
— kadife ceketli orman bekçisinden —
gelip indirdiler kürsüden muhterem pederi.
Ve asfalt yolun üzerinde
arasında silâhlı iki adamın
giderken muhterem peder
Şeytan baktı arkasından :
çekik kaşlarında ümit
ve sivri sakalında keder.

12.9.1941


Not :

Alamanya yıkıldı.
Temerküz kampından kurtarıldı muhterem peder.
Ve yine Şeytan'ın iğvasına uymasaydı eğer
önemli Alaman demokratlarından biri olurdu bugün
Anglo-sakson işgal bölgelerinden birinde.
Halbuki yine uydu Şeytan'a.
Ve yine bir pazar günü ve aynı kilisede yine
batılı müttefikleri meth ü sena edeyim derken
41 yılında söylediklerinden bazı fasılları tekrarladı aynen
bilhassa mal nizamına ait olanları.
Ve Katolik bir Amerikan subayının emriyle
(tevkif edilmediyse de bu sefer)
kovuldu kiliseden muhterem peder.
Yine arkasından baktı Şeytan :
çekik kaşlarında biraz daha çok ümit
sivri sakalında biraz daha az keder...

1946 Şubat 17

aşk köpekliktir




biliyorum biliyorum popüler bir yazar.herkes okuyor hava atma filan.vsvs denir de denir.bu adamın bir tek bu kitbını okudum.sebebi yok.diğerlerini de okumak aklımda.zaten ben bir yazarın bir kitabını okursam diğer tüm kitaplarını da okumayı görev bilirim.okumazsam rahatsız olurum.yazarın yazış tarzını her kitaptaki ortak noktaları bulup,yazarın kişiliğini bulmayı kendimce yani çok severim ben:)becerdiğimi de düşünürüm.sonra yazar hakkında notlarda haklılığımı görmek mutlu eder beni.bknz bukowski nin her kitabını okudum.hoş adam her şeyini kendi anlatmış zaten ama ilk her(abartı olmasın çoğu demek daha doğru) kitabını okuduğum insan kendisi.
misal sonra poe nin tüm eserlerini okudum filan.huy oldu yani bu bana.bu arada nazım hikmetin de tüm eserlerini okudum.mutlu eder bu beni:)gurur duyarım kendimle bu yüzden.neyse sonuç bu kitabı okuyun.ödev veriyorum size.tavsiye değil ödev.okumak mecburi.okumayanla küserim.seversiniz de eminim.ama eser aşkı iyi anlatır saygılarımla:)

üşür leon

üşürken adını söyledim kalbime ben.üşüyorum len :)
üşüyünce de yazamıyor insan...
yazık bana.
nese çok test çözüyorum bu aralar.sınava yeniden hazırlık filan bildiğiniz üzere.pskolojiyi taktım kafama resmen duanıza muhtacım:)
olur inş.kazanayım söz bütümn takipçilerimle içmeye gidiyoruz.ciddiyim gelebilenler(ama ankara!!)le ankara sokaklarında dağıtırız en güzelinden.hem tanışır hem blog dünyası hakkında konuşuruz.tabii isteğe bağlı benim bi yeri kazanmam neden umrunuzda olsun değil mi :)
ama ben isterim samimiyim.şimdilik iki ark grubuma söz verdim kazanınca şurdayız burdayız bendensiniz diye.sizlerde üçüncü grup oldunuz:)
odtü olsun boğazı ankara getiririm öyle içeriz rakı-balık-deniz ama ankara
büyük tutmalı düşleri ki gerçekler çekilsin:) hoş sizin için getirmekteim boğazı yoksa sır vereyim size pek sevmem ben boğazı:)nedenlerim var kendimce.
efenim dondum ben kapadım yazıyı saygılarımla

4 Ekim 2010 Pazartesi

kevaşe dünya ve piç dünya

piç kevaşenin nefesinde boğuluyordu
piç kevaşenin ihanetinin bedeliydi
piç kimsesizdi sokaklarda büyümüştü
piç adını kendi koymuştu piç diye
piç yalnızdı hep, piç çaldı hep
piç şimdi müşteriydi, piç bilmiyordu
piç annesini tanımıyordu nefesindeyken
piç anlayamamıştı dünyaya ilk geldiğinde
ilk gördüğü yüzü ilk hissettiği nefesi
piç şimdi müştereriydi ve bilmiyordu işte
annesinin üzerinde iken
...
dünya işte böyle bir piç ,böyle de kevaşe

2 Ekim 2010 Cumartesi

duyuru08

son yazıyı kafam iyiken yazmıştım şimdi kendimce düzeltmeler yaptım.bana daha iyi gözüktü.tabii siz ne düşünürsünüz bilemem :) saygılarımla.

1 Ekim 2010 Cuma

günce

karlı bir sabahın güneşinde yürüyordum.sabah ayazı ne güzeldir biliyor musun? üşümeyi seviyorsan ve ya evindeki hava dışarıdan daha soğuksa,içini sabah ayazı bile ısıtıyorsa senin, yani bu ne demektir biliyorsan inan bana bu güzel gelecektir sana da.karlı bir sabahın güneş ayazı,.,tatlı...çikolata çağrışımı gelmemiştir umarım aklına.belki sıcak vişne sosu gelebilir aklına.benim aklıma bu geldi o sabah ve bu sabah.ankara sokakları bomboştu. ve ankara sokakları sarının en güzel tonundaydı. hava apaçıktı. yağmur yağsa belki gökkuşağı bile oluşabilirdi .hayal ettim bir tane hemen. hem de üstünde yürüdüğüm bir gökkuşağı. konur sokak, karanfil sokak aralarında turluyordum. daha dükkanlar açılmamıştı bile. ben sarhoştum,dışım ayazdı,içim daha da ayaz. sabah güneşi de kışsa, hele bir de ankarada ise daha bir sarıdır o yaşanılan gün için ve tabii o günse benim günümdü. duraksama, devam, gökkuşağı ve üstünde yürümek olsa da hayalden bir gerçek...de de dede hatta elini öp şizofren dedenin eğer bir sapık değilse.çocuk istismarı yapan her insan orosbu kidtir. laf demeye bile değmezler ya neyse.bu arada yazımız ise gökkuşağının üstünde gördüğüm ayyaş hakkında.
şimdi alıntı yapacaklarım o ayyaşın günlüğünden, günlüğü o gün onun kartlaşmış sesini dinleme zahmetine eren kişidir,yani o gün ben dinlediğimden onu,şimdilik karşınızdaki nacizane günlük benim. daha önceki günler hakkında kayıtlar elimizde yok. çünkü ilk defa görmüştüm o ayyaşı. daha sonraki günler için de kayıtlarımız muhtemelen olmayacak. çünkü bir daha ben onu görmeyeceğim. ama gören birini daha, doğrusu görüp de dinleme zahmetinde bulunan birini bulursam, sizlere diğer günler hakkında bilgiler vermeye çabalarım söz. tabii ayyaş izin verdiyse.

gün 291. , ay 7382. yıl 0,3ün milyon katı ile 0.723ün kırk katı arasında:
ayyaş der ki;
içmediğin gün yaşıyorum sayma. içince güzeldir klasikçe hayat. içince güzeldir fantastikçe hayat. uyanınca iç,uyanıkken iç,ayıkken de sarhoşken de ama ortasında değil ve en son yatarken iç. inan bana düşlerin bile daha güzel olacak. misal şu an düştesin sen. mutlu değil misin kafir?
gel saat -23 gidelim pazar ayinine ve namazımızı kılalım şarapçı pederemizle.
gel saat -23-23 gidelim uyanalım ve içelim ve ölelim ve sevişelim güzel viskilerle skoç kadınlarla.
gel saat -23-23+23*23 gidelim cennetleşelim ve kabus görelim.kaplumbağanın taa kendisi olalım ama tavşana ne olursa olsun yenilelim.unutma ki masallarda kazanır hile yapmayan.belki rüyadayız ama biz masal değiliz unutma bunu küçüğüm ya da ustam.rüya sahibi sensin ne de olsa.
o değil de neden bu gökkuşağı sadece! renksiz.?saçma değil mi?altın yok ama şarap da yok...o zaman nerede süpriz?kameranın ucunda değil ya...oku...MUHAHMMED gibi.ama anlatma okuduklarını. kafir kalsın ayık olan, ayyaş olamayacak korkaklar.
gel saat -28 yan yazdıkların için, yan yazdıklarının içinde, sen de yan okuduğundan bir kabusu veya düşü veya gerçeği. ama sadece yan.
gel saat piç sen piç, ben piç, onlar fahişe ve kevaşe çocuğu ve sadece anlatım bozukluğu, birer kelepçeli poliste.
gel saat hırsızlık; çalınacak olan ise gururun bekareti. zor değil,aksine çok kolay, sadece bir porto şarabına bakar. sarhoş edip tecavüz etmeyeceğiz. inandıracağız on-u gururun aşkın yanında bir ezik olduğuna... aldatsın aşkla kendini, versin bekaretini bir orospu şeytana..yanlış yaz yanlış oku kim bilir. camide günah çıkaran pederim belki de? ama unutma ben salt bir ayyaşım.
git saat evrensellik. evrenin tek gerçeği var, o da benim. sadece bir düş sadece bir yazı olan ben, bir ayyaş. kalan her şey evrenin göt deliği. hakikat oranın dibinde...
yani evren bir ibne. ve unutma küçüklükten öğretileni; tanrı cinsiyetsizdir. bir erkek olmayan, bir kadın olmayan,sence düz mantıkla ne olur .? cevap veriyorum kanma aklına, çocuktur sadece. belki de ilk aklına gelen. bilemem ben. ben sadece evrenin tek gerçeğiyim,gerçeğin kokusundan yapılma bir rüya, bilmiyorsan öğren koku aşkın kimyasıdır ya da dur biyolojisi miydi yoksa fiziği mi ?
kafam da iyi.anladın sen beni...
git saat de kahpe olmuş. geç olmuş. tatmin olamamış. hem de erken boşaldık diye değil erken boşalmadık diye. sıradaki lütfen...
git saat şimdi de sadece saat. zaman öyle bir şey ki onu nitelemek imkansız nicelemek gibi. küfürlemek imkansız. zaman hayattan doğdu, hayatta öldü ama hayat yok ki...
zaman inan bana sadece umuttur belki de.anlatım bozuklukları sadece sınavlarda çıkmaz karşına.gerçekte de çıkar ve gerçekte yoktur bu bozukluklar, bekaretini bozan bir kadın gibi. bakire kadın, kutsal kadın adı; meryemdir ve adı ya fahişe olsaydı ?.. dinsiz değilim ben,,,ben çocuğum sadece.
gel git saat git gel nereye git gel.ayyaş sızar,iyi geceler.

evet alıntı burada bitiyor. yorgundu gökkuşağındaki ayyaş ve ben de uyanmıştım. eğer siz de bu ayyaşı rüyanızda görürseniz ya da gerçekte ya da ortasında farketmez,lütfen bana bildirin... onla ilgili bilgiler almaya devam etmek istiyorum. burada belki okumak isteyen de olabilir... bilemeyiz.

son not:sadece ankarada gözükürmüş, ankarayı bilmezseniz onu da bilemezmişsiniz,bir de hava karlı bir ayaz sabahı olmalıymış.. mış yani :) MIŞ

insanlık öldü mü ölmedi be birader-not:biz başka kanalız-tvnin
insanlık öldü aq hem de fazlasıyla rüyalar da bile demeyi görev bildik kardeşimden programının sonundayız...
bizim de liderimiz oğuz atayın dediği gibi
insanlık öldü lütfen telaş yapmayın! ya da-bizden-siktirin tabii ki telaş yapın-
saygılar küfürler için sonsuz özürler ama durum bunu gerektirmekteydi.