29 Aralık 2010 Çarşamba

MİM

mimlenmişim:) Hero of Darkroom tarafında.teşekkür ederim çokça.önce bir sorunum var onu dile getireceğim.senin blogunda yorum yapamıyorum ben nedense...anlayamadım.ikidir yorum yapacağım yorum kısmına tıklayamıyorum mauselan.böylece de yazacağımı yazamıyorum.umarım anlatabildim derdimi.hayır yorum yapanlar da var.
onun dışında mime yazdıklarına yorum olarak şunu yazacaktım,senin listelediğin 10 şey var ya,eksiksiz benim için de geçerli.özellikle paraşüt meselesi içime çok dert olur.atlamadan ölmek istemem,bi tabii atlayıp ölmeyi de:) silah meselesini ben bıçaklanma olarak düzeltmek isterim.açıkcası bana silah doğrultulmadı hiç,ama bıçak çekilmişliği var.

farklı şeyler eklemek gerekirse



ha unutmadan arkadaşlar mim konusu yapamadığımız,yapmadığımız 10 şeymiş:)

daha önce de buna benzer bir mim söz konusuydu galib,ama salla ne mühimi var:)

ne demiştim eklemeler dimi?
peki nelere ekleme diyenlere:

http://icimdekiuzayli.blogspot.com/2010/12/yapiym-yap-mim.html

buyrun devamı ise şudur,

kimseyi aldatmadım,böyle aynı anda 3 kız filan hiç olmadı.tabii bunda benim yapmamış olmamın dışında,yakışıklı biri olmayışımın da etkisi olabilir:P bilemedim.ama hadi moral bozmayalım dimi:)

sonra bu yaşa kadar bence iğne korkumu yenmem lazımdı,yenemedim.iğnelerden hala tırsarım.aşı mı demeli yoksa.neyse anladınız siz.

spora gidip biraz kas yapma planım vardı,halen gerçekleşmedi,ama mevcut planlar dahilinde hala var.

ekleme olarak galiba bunlar yeter.ciddi anlamda Hero'nun yazdıkları benim için de geçerli.okurkan yuh aq dedim kaç defa.bu kadar da olmaz.özellikle paraşüt ve foto meselesi ile bir kıza çıkma teklifi etme kısımları baya şaşırttı.

neyse mimlediklerime gelirsek de:

göğebakmadurağı,
imge,
doz büyücüsü
mia
ve son olarak
nah a perfect day

sanırım yeterli.daha önce mimi yazdıysanız ve farkında olmadıysam ya da daha kötüsü ve genelde olduğu üzere farkedip unuttuysam afola:) saygılarımla.

yeni yıl yeni yıl siktirsing gitsin:)

yeni yıla her zamanki gibi kafayı çekerek girecek olmanın mutluluğunu yaşıyorum:) öyle böyle kafa çekmicem hem de.her yıl standart arttırımına gidiyorum zaten.bakalım bu yılbaşı gecesi ne olacak.zaten benim için tek manası bu bunun:)limitleri görme günü filan:)

yeni yıla ait dileğim ise şu üniversite sınavında bu sefer harbiden başarılı olmak.hoş bu aralar biraz tembelleştim,dileği pek gerçekçi kılmayan bir durumdayım ama olsun.dilek ne de olsa:) tabii benim gibi sınava girecek olanlara da başarılar dilerim,özellikle imgeye.bi nevi kader ortağı olduğumuzdan o başarısız olursa ben de başarısız olurmuşum gibi bir his var içimde.imge adam ol ders çalış kazan.diğer ricacıklarımı listeliyeceğim:P

sonra yeni yıl,ne bileyim lan benim özel gün anlayışım yoktur.eskiden içmekten ibaretti(çok eskiden lan,düşününce yazık bana) ama şimdi her daim kafa iyi olduğundan bi özellik filan kalmadı.sınava yine hazırlanmıyor olsam çalışırdım da.seneye kesin çalışacağım yeni yıl da.bakarsın noel baba neim olurum:)gözlüklü olur mu ki?

işte gördüğünüz gibi yeni bir yılın bir artısı filan yok sadece yeni planlar o kadar.onlar da eskiyecek bir gün.o zaman kasmaya gerek yok.haydi içelim:)


ama benim halen yazasım var lan.nabıcaz?okur musun:)annem sigarayı bırakmamış bugün öğrendim.çok üzüldüm.doktor ölürsün dedi lan.boru mu? bıraktırmam lazım ona sigarayı.

neyse ya.bi bok yok kısaca yeni yılda.bir gün daha o kadar.hadi canlarım herkese güzel kafalar dilerim.alkolünüz bol,kazanız az olsun:)

başlıkla pek alakalı olmadı dimi yazı?neyse tekrar başlığı oku,çünkü aslen duygularım başlık ifade etmektedir sadece:)

26 Aralık 2010 Pazar

şeytanmış

dediler ki şeytana aşık oldun dostum
ben de dedim ki olsun pişman değilim...

dj leon 3

ama bu hatunun sesi cidden güzel:)



bi de tabii bunu da çok sevmiştim.geç oldu ama olsun:)

25 Aralık 2010 Cumartesi

gazeteden bir parça

okursan helal:)


yıl 1983 saat 23

bu mektubu yazmak ve yazmamak arasında çok gidip geldim.çok düşündüm.en sonunda acı da olsa,üzücü de olsa siz sevdiklerime bunu yazmam gerektiğine karar verdim.


hayatım boyunca yüreğimin derinliğinde,beynimin merkezinde sakladığım bir sırrı paylaşacağım bu mektupta sizlerle.evet çok büyük bir sır.her gün içten içe beni yiyen bir sesin sırrı.ölümün sesinin sırrı bu.ölüm bendenizle konuşmakta.bana her gün yap demekte.'yap öldür onu,ya da onu ya da şunu ,bunu.farketmez aslında sadece yap.öldür gitsin.farketmez çünkü o kadar çok ölecek insan var ki,zamanı dolmuş insan var ki bu dünyada bana yardım etmen lazım.. diğerleri gibi senin de''. diye başımın etini yiyen bir sesin sırrı bu.sizleri dinler gibi yaptığımda dinlediğim sesin sırrı veya bir yere daldığım zaman dinlediğim sesin sırrı.
işte bu dediğim ses o kadar katı ve net ki,duyduğunuzda iliklerinizin donmasına sebep oluyor...o kadar tereddütsüz ve emin ki kendinden...duyduğunuzda ona güvenmemek imkansız.o kadar aklı başında bir ses ki,onun gerçektne azrail olduğuna inanmamak da elde değil.o ses evet benimle yıllardır konuşan,yardım etmemi isteyen ses,büyük olasılıkla azrailin ta kendisi.çünkü kendisi bana yorulduğunu söylüyor,yardım gerektiğini söylüyor ve bu yapacağımın sadece bir iyilik olduğunu söylüyor.ses,ses,ses,günaydın da diyor,iyi geceler de.ama asla susmuyor.ve rüyalarda bile inanın bana rüyalarda bile benimle bu ses.

ölümün sesi.ne kadar acı değil mi? bir de daha kötüsü var dersem size?ne düşünürsünüz?aklınıza daha kötüsü gelir mi?sesin bazen benim ses tonum olmasına ne dersiniz?ve bazen sesin söylediklerine benim sesimin eklediği lafın evet yap,yap ki zevk al,yap ki yaşam nedenine kavuş demesine?ve ansızın,,,,,,,,,,,



yıl 1991 saat yine 23

bu mektubu,yani devam mektubu olacak mektubu yazıp yazmamak arasında bendeniz yine gidip geldim.daha önceki mektubu yazarken ses dur artık dedi,bari bu sözümü dinle dedi ve durdum.bağırmaya da başlamıştı..ve açıkcası beni öldürecek olmasından korktum ben de.

korktum çünkü yazının devamında size sesin,benim sesime dönüştükten sonra beni nasıl kontrol etmeye başladığını anlatacaktım.olay şöyle gerçekleşiyor ses her zaman önce öldür diyor,öldür diyor,ben dinlemiyorum elbette onu ve sonrasında benim sesime dönüşüyor,bu sefer yavaş yavaş dinlemeye başlıyorum kendi sesimi.belki de içsesimi.ama hayır o sadece azrailin sesi.ben bu kadar acımasız olabilir miyim ki?..
konudan uzaklaşmayalım değil mi?kendimi savunmaya çalışmama gerek yok benim.neyse işte.
kontrolünüzü kaybetmek nasıl bir his inanın tecrübeyle öğrenmemelisinizdir..öğrenriseniz buna benim gibi dayabileceğinize ihtimal vermiyorum.çünkü bir an her şey duruyor,bütün sesler,yani gerçek dünyadaki sesleri kastediyorum,susuyor ve hücrelerinizin kendi kendine haraket ettiğine tanık oluyorsunuz.sanki siz bir ruhsunuz ve uzaktan bedeninizi izliyorsunuz gibi oluyor.bedeniniz kendi kendine eline bir bıçak alıyor,içeride ölmesi gereken biri olduğuna kalbinin her atışıyla inanıyor,bıçağı elinde çeviriyor,kansız kokusunu kokluyor ve maktül adayına doğru yöneliyor...o anda gerçekten korkuyorsunuz...ve belki de (en azından benim için böyleydi)bu korku sayesinde bedeninizi tekrardan ele geçiriyorsunuz.kontrol size dönüyor,bıçağı haliyle görünmeyecek bir yere kaldırıp,vucudunuzun titremesini kesmesini bekliyorsunuz.çünkü vucudunuz ruhunuza öfkelenmiştir çoktan,engel olduğu şey için.

öldür kendini,öldür,yazma öldür piç,möldür amına koyduğumç....asdasasdasugebergeberbgeegc


yıl 1997 saat yine 23

özür dilerim bu mektbunun şimdiye kadar bitmesi lazımdı.ama bu sefer bitecek söz.

azrailin(en azından adına azrail dediğimiz sesin)öfkesini de 2.ek olan mektupta açık olarak gördüğünüüz umuyorum.lütfen beni anlayın.durum vahimdi hep.daha da üzücü olanı neydi biliyor musunuz?bazen(ki daha sık olan buydu)birini öldürmekten zevk alacağıma gerçekten inanıyordum.muhteşem bir duygu olacağını düşünüyordum.
işte bendeniz hayatım boyunca bu yüzden siz sevdiklerimden kaçtım,iyi bir baba veya eş olamadın,elbette evlat da.bu yüzden bu kadar büyük olduğunu düşündüğüm bu sorundan dolayı,kısacası bir katil olmamak için bir ayyaş oldum,bir de keş.çünkü ancak kafam iyi iken ses susuyordu,çünkü kafam iyi yatınca rüyalarım da sadece renkler oluyordu.elbette siyah olmuyordu.o azrailin rengiydi ne kadar sevsem de.özür diliyorum sizlerden sevdiklerim.yaptığım ve yapamadığım her şey için.

bir tabi de şimdi yine yapamayacağım şey için.bu mektubu sizlere vermeyeceğim için.


yıl 1999 saat yine ısrarla 23
katil olmadan ölüyorum,ne mutlu zararsız ve eşsiz ruhuma....


böyle yazmıştı ayyaş,adı vasiyet olan son mektubuna.belki okunmasını asla istemedi,ama nerden bilebilriiz ki bunu istmeyenin sadece ses olduğunu.ayyaş 1999un aralık ayında kendi bileklerini keserek,kendisinin KATİLİ olarak öldü işte.ve kanla bu son cümlesini yazdığı mektup siz sevgili okucyularımıza sunulmuştur.

insanlık öldü,telaş yapmayın lütfen! ama susmayın da gazeteciliğin bir başarılı hayat daha-- yazısının sonuna geldik.saygılarımız oğuz babaya.

23 Aralık 2010 Perşembe

ikarus




ikarus asla gülemeyecek...

20 Aralık 2010 Pazartesi

tıpış tıpış

ne de olsa tıpış tıpış geleceksin yine bana.bu cümle bir kadının erkeği köleleştirdiğinin işaretidir.kesindir ve üzücüdür,üzücüdür çünkü kadın bu cümleyi kurarken hayatında ilk ve son defa kontrolü elinde tuttuğunun farkındadır.bundan da deli gibi haz alır,evet her şeyi ile bana ait,evet gerçekten beni seviyor düşüncesinin gurur okşamasını yaşar,, bir yandan da her şey çok sıkıcı gelir.ip çözülmüştür artık.karşısında sadece bir aşık vardır.belki de adı son romeo olan bir aşık.
bi tabii erkek için de her şey değişir bu sözü işittikten sonra.bir yandan gerçekten birini seviyorum lan çoşkusunu içinde yaşar, bir yandan da kafasının içinde bir yerde bir ses cılız da olsa der ki ona,sen bittin,,,sen bittin,,,sen bittin çünkü artık çok sıkıcısın sen,bir kadının isteyeceği son şeysin sen,sen bittin çünkü bu kadın her şeyin farkında ve bu farkındalıkla seni çiğ çiğ yedikten sonra,senden geriye ruhsuz,içiboş bir beden kalacak.gözlerinde eroin çekmesen bile o bakış olacak.aptal,aynasız,kırık,ezik ve de güçsüz...iyisi mi eroine şimdiden başla sen,kendini kölen olduğun kadına ezdirme der.ama ses o kadar cılızdır ki o kadar uzaktadır ki,erkeğe,şeytan yalan söylüyor gibi gelir sadece.yanisi farkında değildir erkek hiç bir esrarın, şeytan ona ilk defa gerçeği söylüyodur.çünkü acımıştır erkeğe,bari bu acıyı çekmesin diye kısa yoldan ölümün tarifini verir anbean.taa ki bu cılız ses, birazcık daha yükselince, kadın onu iki sözcükle sonsuza kadar susturuna kadar.seni seviyorum...gözlerini kocaman açıp erkeğe bakar,hafif ağlamalıdır.andır.sondur.ve erkeğin belki de son çaresi olan şeytanın susturcusudur sonsuza kadar.erkek de o andan itibaren asla tıpış tıpış dönmemezlik edemez.

işte bu dediğim olay,herkesin hayatında bir kez oluyor galiba ve sonunda ruhsuz,sevgisiz insanlar oluyoruz.ben oldum.oradan biliyorum.tıpış tıpış döndüm hep.ve farkındaydı her şeyin,düşünmeden belki sadece güdüsel olarak yapması gerekeni de yaptı,saygılarımla bendeniz léon karşınızdayım.ruhsuz,aptal bir o kadar da şeytansız.

şeytan
nerde benim esrarım.güle güle sevgili....

ayrıcalık

muhtemelen lan kelimesi(diğer dillerde de vardır galiba lanla eşdeğer birşey) yüzünden ölmek-öldürmek fiilerinin gerçekleşebildiği tek ülke bizizdir.
ayrıcalıklı bir ülkede yaşamak diye ben buna derim :)


LAN

15 Aralık 2010 Çarşamba

para





işte ben o koyduğu parayı, piyasada yeni bir para çıktığı zaman bulan adamım.

14 Aralık 2010 Salı

olanı var olmayını var

kendi kendime bir içmonolog yazmam gerek dedik.demedim dedik dedim dikkat.hatasızdır insan eğer hayatını bilerek yaşıyorsa.hatalarını bile bile, göz göre göre yapıyorsa.sözcüklerim kalp duvarlarında çarpışıyorlar.sanki birer hamam böceği hepsi.sesleri çok tiz.bağırmaya çalışıyorlar ama olmuyor.öl diyorlar bana her biri.ö l l ö öl .belki de cidden ölmeli.ama kolay da değil ki o kadar.monolog yazmakta zor zaten.ya da ne zoru lan.yazdım ya işte dedik.sen de okudun.kek gibi.ne demiştim.çok fazla hamam böceği var ortalıkta.biliyor musun? böcek görmek filan şizofreni göstergelerinden biriymiş.başlangıç evresi gibi de görebiliriz.şizofreni olacak şahıs böcek görmüş gibi olur.alakasız yerlerden geçen böcekler.ama böyle çok yoğun bir hayal anından bahsetmiyorum.tık diye bir şey düşün.oldu bitti gibi.kişi de cidden böcek gördüğüne inanır ya da inanmasa bile önemsemez.küçük bir şeyi gözümde büyümüşümdür der.ve anlamaz hastalık göstergesini.herkese olur diye bir şart yok.olanlar var.dır.mış.cek.belki ben de ha.?bilemeyiz.bilmek te istemem.eğer hatalar bilerek yapılıyorsa hata değildir.ee peki o zaman hata ne demek oluyor gerçekten hata değilse?boşver düşünmeye gerek yok.çünkü ben yazarken sen okurken hatayı bilerek yapıyoruz.zaman öldürme hatası.peki ya hata değilse bu.ne de olsa ölmek için yaşamıyor muyuz? hayat en çok sevenimiz de dahil buna.evet evt dahil.o sadece yaşamak ve ölmek arasındaki zamanı eğlenceli geçiyor.ama sadece eğlenceli.biz de sıkıcı.belki de tam tersi.kan yoksa eğlence var mıdır ki?bence yoktur.hadi keselim bi yerlerimizi.ölmemek üzere ama.müslüme bağlama lafın gelişi dedim.sildim say.bu hata olur işte.ölmeyeceksen neden keseceksin ki?
peki şimdi kendimize sormamız gerek bu bir içmonolog oldu mu?bence olmadı.olduramadım.peki önemli mi?değil.nedeni çünküsüz de ondan.ilk cümledeki ikinci bir şey olduğunu belli eden da da buradan gelmişti.çünküüüüüüüüüüüüü zaten bunları kafamda yazmıştım ben buraya yazmadan önce.


iyi geceler.
:)

yara

her birimiz önceden birer iziz
sonraya olacak birer yara
biiti

11 Aralık 2010 Cumartesi

mesaj

bir günah işlemiştim.bunun hakkında yazacağım daha sonraları.bugün buket(nahaperfectday)in blogunda melekler şehrinin şarkı sözlerini görünce oradan bir alıtnı yaptım facebookta.

‎''ve dünyanın beni görmesini istemiyorum
çünkü beni anlayabileceklerini sanmıyorum''


neyse işte alıntıdan sonra günah işlediğim daha doğrusu günahı paylaştığım kız şöyle bir mesaj attı.

keşke sanmalarda kalmasaydı düşüncelerin.dünyaya aitken ait değilmiş gibi davranman seni görünmez yapmaz emin ol..dünya ne çok bilinmezliği bağrına basmıştır şimdiye kadar ha bir eksik ha bir fazla ne farkeder ki!seni sen olarak kabul edeceğinden eminim.her şeyi bir sebep bir sonuca bağlayamaz hiç kimse.sorgulanamayanlar yorumlanamayanlar var sen de onlardan birisin işte...

dedi:)saygı duydum elbette.açıkcası burada bi şeylerden kaçtığım hafiften ima edilmekte.aslında kaçma durumu yok.çünkü tatlı dille neden başlamaması gereken bir şey olduğunu ve bitmesini gerektiğini bunun şimdi yapılmasının daha iyi olacağını anlattım ben.yalan da söylemedim hiç.eminim bak bu konuda kendime çok güvenmekteyim.cidden.ha şimdi aradığında açmama ya da mesaj attığında cevap vermeme gibi hallerdeyim ama bunun tek nedeni de tatlı dille her şeyi açıklamışken,bendenizin bir şeyi ikinci defa anlatmayı sevmeyişi ve kararlarını aldıktan sonra ne olursa olsun uygulayış huyundan ötürü,ikinci defa açıklama yapmak istemeyişim ve de bu duruma düşersem tabiri caizse sert bir dil kullanacak olmamdır.ki böyle bir durumda kalp kırılır ve ben bunu istemem.kalp kırmak istemeyen bir yapım yok aslında ama kalp kırcaksam da değer verdiğim kişinin kalbini kırarım.ne egosal bir cümle oldu lan.neyse işte öyle.daha sonra olayla ilgili daha çok yazarım bitabii.bu yazı da sırf mesajı unutmamak için.nedense hoşuma gitti.belki de yazımdan.:)

saygılar.

10 Aralık 2010 Cuma

piiz

şimdi beyaza çıktı da çok severim lan ben bu adamları.cowerları filan güzeldi yani.bir yaz sadece onları dinlemişliğim de vardır.
şimdi de en çok dinlediğim 3 şarkıdan biri piiz-vazgeç gönlüm
diğer ikisi ise teoman-ölmek için güzel bir gün :)
ve de burada daha önce paylaştığım üzere kaçak-ölünür de...iyiler abi cidden.samimiyim.

açıkcası :P

yasal uyarı

merhaba.uyarı yazısıdır bu tamamıyla.
aşağıdaki yazı +18 kişilerce okunması gerekmekle birlikte,sadece +18 olmanın yetmediği bir durumdur.biraz ahlaksızca bir yazı.biraz saçma.biraz anlık bir düşünce olmakla beraber kafaya haa dedirtip daha fazlasını yapmak istemeyen bir yazıdır.fazla takılmaya da itinasızca gerek yoktur.anlatım bozukluğudur.moral bozukluğunun bir yansımasıdır.bir yerde gerçek payı da vardır.cinsellikle hayatı boyunca tanışmamış ya da sadece birinin elini tutmaktır hayat tarzında düşünen birinin de okuması pek makbule geçmez.özellikle aaa bu kadar yazdın merak ettiim ben amaaaaa diye düşünene zihniyetin de okumaması rica olunur.çünkü aslında yazıda pek de +18bir durum söz konusu değil.


saygılar léon


yaşıyorum çünkü ölmem lazım

ben kaçtım
çünkü ölmekle meşgulüm.
peki
biliyor musun
bazen de yaşamak sanki
mastürbasyon yapmak gibi geliyor bana
spermler boşuna ölüyor
günler boşuna harcanıyor
günahı yaşamak bu olsa gerek
diye de düşünmekte
zihni alemin bin zihni içinde
benim tek olan zihnim
--------ukalalık simgesi bu.
(buna rağmen çok da özgün bir düşünce değil bu
hatta belki de bir kitapta okudum bunu.)
ya da içteki hayvan egosu
aşksız bir hayata katlanamama durumu
buradaki aşk pek romantik değil kanımca
evet sanırım galiba yani şey
ben
sen
o bu
şu bu
biz
siz onlar
hepimiz sadece hayvanız
haklıydılar
adını bilmediklerim
haklıydılar
ölmek için yaşıyoruz
ve ölmeden arkamızda iz bırakmak için
boşa gitmeyen birer sperm ve yumurta için
sevişmek işte aslında
öyle işte.


bugün moralim çok bozuk lan............


bir an kendimi dadaizimsiztiklikvercaconivırısfırtdeli hissettim.
peki ya sen?

1B1R1

veeeeeeeeeeeeeee blog 1 yaşında.

nokta
bitti
nokta
:)

9 Aralık 2010 Perşembe

aşk tesadüfleri sever

aşk tesadüfleri sever fragman | izlesene.com



bu fragmanı az önce bi arkadaşım facede paylaşmış.bi film fragmanının izlediğime bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum açıkcası:) film benim için şimdiden gelmiş geçmiş en iyi Türk filmidir arkadaş:) isterse berbat olsun,çünkü içinde Ankara var.bir gıdım dahi içinde Ankara olan şeylere zaten sevgim hep olmuştur olacaktır bunda daha çok olacak gibi.ayrıca kadro ve senaryo da iyi gibi geldi bana.

son olarak fragmanı izleyince duyacaksın arkadaş, istanbula gidip ankaraya döneni duydun mu sen hiç?,, soruya cevap veremiyorum diye üzülme!!!ben varım.istanbula gittiğim gibi geri geldim güzel şehrime:)Ankara sevgimdir bunun da tek sebebi:)
darısı orta karar'ın başına der bu yazımı bitiririm.:)

cevabı bilen ben :)

hayatımda bir daha birine seni seviyorum diyemem ben
çünkü doğru olmaz
ancak
de ekinin hakkını verip
seni DE seviyorum dersem doğruyu söylemiş olurum
peki yeryüzünde buna katlanabilecek bir kadın var mı ?

5 Aralık 2010 Pazar

aşk şöleni




filmi şimdi izledim.ben çok sevdim.filmi tavsiye filan etmiyorum siz ne düşünürsünüz hiç bir fikrim yok.ben filmi çok sevdim çünkü çok bendi.ben filmi çok sevdim çünkü bu filmi yapan kişi olmak isterdim.ben sevdim sadece işte.

filmde aşık olunan anlar var,oyuncuların yani.her neyse o sahneleri izlerken aklıma benim ilk gözgöze gelişim geldi turuncumla.lise 3teydik.ben okula geleli çok olmamış.güzel olduğunu düşünüyordum sadece.belki daha önce yazdığım bi yazıda itiraf ettiğim gibi aşık ta olmuştum.ama işte o zamanlar suspustu yüreğim.o gün koridorda(yanlış yazmış olabilirim)boş ders esnasında herkesin dışarıda olduğu bi gün ben sınıfa öylesine giderken onunla karşılaşmıştık.yanında bi arkadaşı vardı.adı japon olsun şimdilik:)öylesine gidiyordum dedim belki ama belki de hissetmiştim üzgün olduğunu.onunla karşılaştığımızda ağlıyordu.ben değişmişim öyle dedi diye(diyen de sınıftan bi kız arkıydı sanırım emin değilim)ağlıyordu,üzgündü duygusaldır zaten kendisi.japon yanındaydı beni gördü sarıldı bana.gözüne baktım,konuşamadım o da bana baktı,üzgüngünlüğü hissettim,parmağımla gözyaşını aldım.tadına baktım gözyaşının,gülümsedi tabii.ağlamaya devam ediyordu ama gözlerimiz kenetlenmişti.o an galiba, emin değilim aslen,aklımdan ona orada sarılıp sonsuza kadar bir heykel olmamızın,aşkı temsil etmemizin ne güzel olacağı geldi.ve dan japon hadi daha sonra bakışırsınz yüzünü yıkayalım turuncu dedi.o da ben de tamam dedik.belki o gün o an japon da bir şeyler sezdi.ama sonra olmamış gibi yaşadık.bir an belki belki hiç önemi yok.ama güzeldi.hayatımda hiç bu kadar büyülenmiş hissetmemiştim kendimi.o kadar güzeldi,o kadar emsalsizdi ki...

neyse işte öyle bi andı.

iyi geceler dost.filmin sonu da çok hüzünlü.ben çok etkilendim.neyse dediğim gibi tavsiye etme modunda değilim muhteşem bi film kesinlikle izleyin demiyorum.ben sevdim sadece ve hatta sadece öyle kalsın istiyorum.benim sevdiğim sizlerin de sıkıcı bulduğu bi film olarak:)

3 Aralık 2010 Cuma

laylaylom

beyaz show sayesinde haftalardır bilmeyenin kalmadığı bir şarkı bu.belki komik diye belki başka sebepler ama aslında dikkat ederseniz birazda arabesk ruhunuz varsa şarkı güzel dersiniz:)samimiyim.kendi sınıfına göre gayet iyi bir şarkı ve ses.ha kafanız iyi iken dinlerseniz(cidden iyi iken,süper iyi iken,alkolü aşmışken abi:)inanın şarkının tadı ayrı bir güzel:)gülme krizine girmek adına muhteşem.votka limon çaydan zevk almak gibi.(yaptım lan bi kere oradan biliyorum)laylaylom sana sevmeleri gibi lafları bağıra çağıra söylemek ancak bu kadar zevk verebilir:)
tavsiye ederim...(not:burada acı bir geyik yaptım anlarsan:)

değil mi? ek

persephone değil miyi kendi blogunda paylaşmış,ona tekrar tekrar üstüne teşekkür edip canını sıkmaya devam ediyor olacağım bu yazıyla ama kendi adresinde şiirimi yazış şekli ile bir ayrı güzel geldi bana:)

bu yüzden

http://cakmayunantanricasi.blogspot.com/

değil mi? yi okursanız buradan okuyun ya da tekrar okursanız buradan okuyun:)
saygılarımla

2 Aralık 2010 Perşembe

değil mi?

hayat gibi bir şeydi seninle olduğum her an
tam olarak nedir anlayamamıştım aslında
ama işte
sonsuzdu
turuncuydu
güzel kokuyordu...
bi kere
çocuktum ben senin yanında
bisikletle uçuyordum sanki
sonra
kalbimin ritmini hissedebiliyordum
hayal de kurabiliyordum yanında
hem de elvedaların olmadığı hayaller,
kabus nedir unutuyordum
kafamdaki şizofreni de bitiyordu
mutluydum
peki sen?
değil miydin?
öyleyse
neden elimi tuttun
neden gözlerime baktın
ya da hayal kurduğumda
neden
boş hayaller bunlar saçmalama demedin?
uyandırsaydın ya beni yasak cennetinden
ölüsün sen
ve günahkarsın sen
ne işin var cennetimde
yasak sana deseydin ya
o zaman haddimi de bilirdim ben
geri dönerdim tabutumun içine
üzülürdüm elbette ama
bu kadar olmazdı
ya da en azından bir kez üzülürdüm
sonsuz kere değil.
neyse ben hala aynı ben
ben hala aynı aşık
ama tek farkla bu sefer
olmam gereken yerde
günahlarımın cezası için
sensizlik cehennemindeyim.
değil mi?

1 Aralık 2010 Çarşamba

sevinç

teknoloji çağında doğmuş olmama seviniyorsam eğer bunun tek nedeni sinemadır.